-virüslenme nedeniyle site göçüntüsü-

muhtemelen merak eden veya fark eden olmamıştır ama yaklaşık 3 haftalık bir süre boyunca sitem yayında değildi. sebebi, virüs nedeniyle bişey bişey bişey olmasıydı. bu hain saldırılar, teknik ekibimin ( * * ) yoğun ve özverili çalışmaları sayesinde şimdilik bertaraf edilmiş durumda… hadi devam…

zerzavatçı köyü – cumhuriyet köyü doğa yürüyüşü

geçtiğimiz pazar, bu kez şehre yakın bir bölgede, epeydir merak ettiğim polonezköy’de yürüdük yine gezintrek ekibiyle. kışın ortasında güneşli ve sıcak, çok güzel bir havaya denk geldik; nereden bakılsa, ballıyız 🙂

yürüyüşün, orman-çayır içinde geçen kısmı çamura rağmen güzeldi. polonezköy geçişi ise keyifsizdi; hadi 2km kadar asfalt kısım, uzun bir parkur içinde görmezden gelinebilir diyelim ama araçlar çok hızlı/agresif geçiyor, ciddi tehlike yaratıyor yol kenarında veya kaldırımda yürüyenler için.

devamını oku

şişli şehir yürüyüşlerimden fotoğraflar

şehir yürüyüşlerim tüm hızıyla devam ederken, şişli sokaklarını da tanımaya/ezberlemeye başladım.
gün içine(hafta sonu) denk gelen yürümeler sırasında telefonla fotoğraf da çekiyorum ara ara.

sokakları turlarken, kafamı kaldırınca dikkatimi çeken bazı binalar:


kar yürüyüşü (kuzuyayla tabiat parkı – kartepe zirve)

ilk kez bir sonbaharda yürüdüğüm ‘kartepe zirve‘ parkurunun biraz daha kolayını bu kez kışın ortasında, yerde bol kar varken ve her yer sis altındayken yürüdük gezintrek grubuyla. gerçi daha önceki gidişimizde de zirve sis içindeydi ve manzarayı görmek sadece kısa süreli mümkün olmuştu ama bu kez zirvedeyken, bir bulutun içinde gibiydik; öyle yoğun ve dağılmayan bir sis vardı.
genel olarak güzel geçti ancak çepeçevre karın ve sisin içinde kaldığımız kısımlar oldu ki ayrı keyifliydi; tek başına olsam, bayağı ürkütücü gelebilirdi. devamını oku

papaz stefanos’un cüppesi

“…
en önde, yağlı cüppesi ve dipsiz cepleriyle papaz stefanos yürüyordu. dualarda, ayinlerde, düğünlerde, vaftizlerde cep diye taşıdığı bu dipsiz çukurlara, kendisine ne sunulursa, kuşüzümü, simit, peynirli pideler, hıyarlar, köfteler, koliva, şeker, hepsini karmakarışık atardı; akşamüstü de, papazın ihtiyar karısı, geveleye geveleye bunları ayıklardı.
…” devamını oku

yürümek, yürümek ve yürümek

hafta sonları çıktığım doğa yürüyüşleri kesmeyince, şehirde de düzenli yürümeye karar verdim.. demek isterdim ki oturduğum muhit veya istanbul’un genel koşulları düşünülünce; tabi ki öyle bir şey yok! zira zoraki sağlıklı yaşam dayatmasıyla gelen haftalık yeterli ‘hareket’ süresinin çoğunu şişli’de doldurmaya çalışınca ortaya çıkan, ‘keyifli bir yürüyüş’ değil; tenha yollar keşfederek, araba ve insan kalabalığından kaçma macerası oluyor ama sonuçta yeterince hareket etmiş oluyorsunuz, önemli olan da bu.. dibimizde bir orman, bir sahil, ne bileyim dev bir park yok ki yürümek eziyet olmasın! devamını oku

kar mı o?

fulya – şişli – osmanbey hattında kar-kış-kıyamet-tipi-fırtına-soğuk demeden çıktığım fotoğraf yürüyüşüm, makinemin -soğuktan veya su almasından kaynaklanan- geçici bir arızasından ötürü az fotoğrafla sonuçlansa da kar yağarken yürümek hoş idi…


yabani meyveler ya da dağ/orman meyveleri

dağda-bayırda-ormanda gezerken karşılaştığım yabani meyvelerin, hazır fotoğraflarını çekerken ve yenebilenlerin de tadına bakarken; neden derli toplu bir not almıyorum ki diye sordum kendime bir doğa yürüyüşünde, ansızın.. aslında çok da ansızın sayılmaz zira o yürüyüşte sık rastladığımız bir meyvenin, yenip yenmeyeceği tartışması çıkmıştı grupta ki bu tartışma bende bu fikrin oluşmasına neden olmuştu.. çünkü ben, yabani meyvelerin hangisi yenir/yenmez; ne işe yarar; nasıl yenir gibi bilgileri zor aklımda tutardım, dolayısıyla tek başımayken risk almaz, hiçbirine dokunmazdım. tıssıısıs. kendi notumu almam en iyisi yani, özetle.

devamını oku