mollafenari-ballıkayalar doğa ve kanyon yürüyüşü

yaz sıcağının kendini göstermeye başladığı, çok çeşitli çiçeklerin arasında, bol sinekli ve yer yer ‘gebze sanayi’ manzaralı bir yürüyüş oldu yaklaşık 10 gün önceki yürüyüşümüz.

parkurun son kısmı olan ballıkayalar tabiat parkı‘na 3. gidişim oldu böylece. bu kez de bir tarafıma zarar vermeden dönmeyi başardım. ıslak kayalar üzerinde ceylan gibi sekmek kolay değil zira.
(kendime not: 4. kez risk almaya gerek yok, gördüm göreceğimi.) devamını oku

canon ae-1 program / filme dönüş

ve sonunda dayanamadım: alayım / almayayım / ne zaman alayım / kim uğraşacak şimdi film aramayla / yıkatmayla / taratmayla falan diye diye ara ara düşünüp düşünüp ertelediğim analog fotoğraf makinesine dönüş fikrimi, nüks eden bir heves döneminde hayata geçirdim. (dönüş derken; dijitalden vazgeçmedim, ikisine bir arada devam.)
elimdeki zenit 122‘yi tamir ettirmek yerine, yine epeydir heves ettiğim canon ae-1 program‘ı aldım. yine ertelemeden halledeyim diyerek biraz da acele edip pahalıya aldım bir de; birkaç yıl önceki fiyatların neredeyse 2 katına çıkmış fiyatlar! neyse, bu ayrı bir konu. devamını oku

iç anadolu turu (tısssııss)

evet, iç anadolu turu.
yaptık, pişman değilim, bir daha yapmam.

adına, ‘iç anadolu bilinmeyen/tanınmayan şehirler turu’ ya da ‘iç anadolu keşif turu’ veya bizim aramızda kullandığımız başka bir şey de denebilir, tıssıısı. zira amacımız; zaten çok bilinen ankara, kayseri, sivas gibi iç anadolu şehirlerini görmek değil, pek bilinmeyen hatta varlığından şüphe edilen ‘o’ şehirleri görmekti. devamını oku

kundakçı

sevdim sayılır.

oyun atölyesi‘nden izlediğim ilk oyun. milattan öncesinin yunan topraklarında geçiyor hikâye. genel izleyiciye (yazar burada dil çıkarır) hitap eden eğlenceli bir oyun. oyunculuklar iyi ki öyle olmasa oyuncular herhalde bu tiyatroda yer bulamazlardı.
güncel olaylara göndemeler beğendiğim yönlerinden, bel altı espri dozajı ise beğenmediğim yönlerinden oldu.

tiyatro: oyun atölyesi

1. uluslararası istanbul çay festivali

şehirde çay festivali düzenlenmiş, gitmemek hiç olur mu?! olmazdı tabii. sonra demezler mi adama; “o kadar çay çay diye başımızın etinin yiyorsun da…”
neyse, gittim gördüm; bol bol çay içtim; sabahtan akşama kadar ‘workshop’lara katıldım, evet aynen öyle, çay workshop’larına katıldım 🙂
festival mekanının haydarpaşa garı olması da ayrıca çekiciydi ama gar binası restorasyonda olduğu için binanın dışında, vagonların arasına kurulmuştu festival alanı, bu açıdan bir hayal kırıklığı yaşadım.
çeşitli konuşmaların, soru/cevap şeklinde sohbetlerin yapıldığı sahne dışında, çay firmalarının stantları ve workshop çadırı vardı alanda. konuşmaları pek dinleyemedim ama ilk günkü workshop’ların çoğuna katıldım. devamını oku

eskişehir aslında eski değil

biliyorum çok şaşıracaksınız ama eskişehir aslında eski falan değilmiş; bayağı bildiğiniz yeni, betonarme bir şehirmiş yani görüntüsünde bir eskilik, bir tarihi şehirlik, bir ‘old city‘ havası yok. eski yapılara ‘benzetilmiş’ yapıların olduğu bir mahalleciği var ‘tarihi odunpazarı evleri‘ni barındıran ama bu bölgede de ‘tarihi’ olanlardan çok, yeni ama eski görünümlü yapılar var. haa yine de ‘şirin’ görünmüyor değil bu mahalle. evlerin dış mimarisi ise ülkemizin evleriyle meşhur diğer şehirlerininkinden çok da farklı değil sanki. bize her yerde aynı tip evi, ‘tarihi x şehri evleri’ diye yediriyor olmasınlar? araştırmak lazım…
ve merkezinde birkaç cami, külliye gibi tarihi yapı…
adında eski ibaresi geçtiği için bu eski-yeni konusuna takıldım ama neyse, bu kadarı yeterli. devamını oku

doğu ekspresi / kars

şubat başında zek‘ten gelen teklif: doğu ekspresi ile kars’a gidelim?
yanıtım: teklifiniz uygun görülmüştür.

dedik ve şubat sonunda düştük yola. şubat sonuna kalmazdık ya; daha erken seferlerde, istediğimiz yerler kalmadığı için mecburen.. meğer doğu ekspresi yolculuğu moda olmuş o sıralar ve yataklı/kuşetli vagonlardaki yerler kapış kapış gitmiş kış ortasında. biz de farkında olmadan modaya kaptırmış olduk kendimizi :p devamını oku