ağır ağır ağır ağırıyorum
hava toprak gibi gebe.
nazım hikmet ran
hava kurşun gibi ağır.
bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
yazı kalır
hava toprak gibi gebe.
nazım hikmet ran
hava kurşun gibi ağır.
bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
pek beğendiğim bir film oldu ‘işe yarar bir şey‘.
filmden bahsedilen her yerde, iki satırlık yazılarda bile mutlaka şiir, şiirsel, şiir gibi, vb. ifadeler geçiyor çünkü şiir zaten başrolü paylaşacak kadar yer alıyor filmde. zeminini hazırladığıma göre artık filmin âdeta şiir gibi olduğunu söyleyebilirim çekinmeden.. tıssıs. bunun yanında, filmin yarısının bir eski tip tren yolculuğundan oluştuğunu ve görüntü yönetiminin de filmin şiirselliğini katladığını söylesem, herhâlde akıllarda, her yerinden cıvık cıvık romantizm akan bir film canlanır amma lakin ki bu film öyle bir film değildir. öyle olmaması da yönetmeni pelin esmer‘in becerisi olsa gerek.
devamını okuyine bir uyku açmalık sabah şarkısı, yani en azından benim için :p
gerek tıslamalarıyla, gerek bulutlarıyla/ağaçlarıyla, gerekse flare/bokeh gibi çekim şirinlikleriyle; türlü güzelliklerle dolu bir klip; yani sadece dinlemelik değil, izlemelik de aynı zamanda.
the dø grubunun 2 parçasından oluşan bir ‘take away show / la blogothèque‘ kaydı imiş bu performans, benim her sabah bir doz aldığım kısmı ise ilk parçası: despair, hangover & ecstasy.
çok eğlenceli 🙂
ne zaman, selge antik kenti tanıtımıyla ilgili olduğu söylenen şu videoya denk gelsem:
şubat başında zek‘ten gelen teklif: doğu ekspresi ile kars’a gidelim?
yanıtım: teklifiniz uygun görülmüştür.
dedik ve şubat sonunda düştük yola. şubat sonuna kalmazdık ya; daha erken seferlerde, istediğimiz yerler kalmadığı için mecburen.. meğer doğu ekspresi yolculuğu moda olmuş o sıralar ve yataklı/kuşetli vagonlardaki yerler kapış kapış gitmiş kış ortasında. biz de farkında olmadan modaya kaptırmış olduk kendimizi :p devamını oku
ankara eski garı’nın önündeki meydanda bulunan ve sfenksi andıran heykeli görünce, fotoğrafını çekerek anlatmak zor olacağı için aşağıdaki videoyu çektim.
bu ‘kolaj’ heykeli ‘dümdüz’ incelemeye kalkışırsam; devamını oku
kadın: güle güle canavaro..
adam: hoşçakal bouboulina.
kadın: beni unutma!
adam: seni unutmayacağım..
kadın: hayır unutacaksın!
adam: hayır unutmayacağım.
kadın: unutacaksın!
adam: unutmayacağım!
kadın: peki, güle güle… devamını oku
evet hacılı değil hacıllı. hacılı’yı yeterince ilginç bulmadıkları için hacıllı demişler köyün adına.
tepemanayır sözcüğünün ne anlama geldiği hakkında ise en ufak bir fikrim yok. burası avrupa’da bir yer olsa hemen araştırırdım ama gebze’nin bir köyü olunca hiç üzerinde durmadım.
gün sıcaktı.
parkurda açık alan çoktu.
genellikle dere kenarından yüründü.
polenden, tozdan, hapşırıktan geçilmiyordu. gün sonunda hapşırıktan, hafif dozda alerjiden yorgun düştüm.
genel olarak keyif aldım lakin daha serin havada gidilesi bir bölgeymiş. devamını oku