gomidas

sevdim.

etnomüzikolog gomitas vartabed‘in hayatını anlatan tek kişilik bu oyun, aslında sanatçının hayatını kronolojik akışta özetleyen bir oyun. böyle bakınca biyografik bir film gibi de duruyor ancak ben kendisini pek tanımadığım için öyle de olsa ilgimi çekmişti. oyun boyunca arka planda şeffaf bir tül arkasında gomidas şarkılarını seslendiren lusavoriç korosu da etkileyici bir hava katmıştı ortama…

gomidas’ı izlememden bu yana sanatçıyı ayrıntılı araştırma ve derlediği şarkıları toplu bir şekilde dinleme fırsatı bulamamıştım. buyrun beraber keşfedelim yerkaran albümünün şarkılarını:

devamını oku

12. gece

seyirlik.

evet, bir önceki oyun gibi bu da aklımda seyirlik yani eğlencelik olarak kalmış. açık havada, açık hava sineması gibi bir ortamda izlediğim bir oyundu. “şekspir tiktok videosu çekmiş olsaydı, yine izlerdik.” düsturundan hareketle izledim ama aklımda pek de bir şey kalmadı; bir de açık olmayan bir tiyatroda izleyebilirim, bu son kısım kendime not.

eser: 12. gece
tiyatro: ibb şehir tiyatroları
sahne: cemil topuzlu açık hava tiyatrosu
tarih: 19.06.2022

anahtar

sevdim sayılır.

“okuma tiyatrosu” formunda sahnelenen oyundan aklımda kalan ilk şey, oyunun pek de okuma tiyatrosu gibi olmadığıydı. tısıısı. her ne kadar okuma tiyatrosu görmüşlüğüm az olsa da bu tiyatro biçiminde okumanın merkezde olduğunu varsayarak bu tespitte bulunmuştum.. bunun dışında, sıradan bir konusu olan eğlenceli bir oyun olarak kalmış aklımda.

oyun, “crossroad interactions between kosovo and turkey” projesi kapsamında bahçeşehir üniversitesi konservatuvarı sahne sanatları bölümü tarafından hazırlanmış. *

eser: anahtar / visar kruşa
tiyatro: bahçeşehir üniversitesi konservatuvarı sahne sanatları
sahne: bahçeşehir üniversitesi pera sahne
tarih: 19.05.2022
* kaynak: mimesis dergi

amadeus

sevdim sayılır.

mozart ve salieri‘nin çekişmesini salieri’nin gözünden izlediğimiz operalı, müzikli, kalabalık bir oyun. yıllarca 3310‘umda zil melodisi olarak mozart’ın 40 numaralı senfonisi çaldı ama salieri ile kapışmalarından hiç haberim yoktu. tıssıs. itiraf ediyorum: salieri’nin varlığından bile tiyatroda haberdar oldum. hatta mozart’ın o kadar savruk ve sıra dışı bir yaşamı olduğunu bile bilmiyordum. ben aslında mozart bestelerini zil sesi yapmayı hak etmiyormuşum, bunu da şimdi anladım. tatlıya bağlayayım: salieri’yi selçuk yöntem‘in, mozart’ı okan bayülgen‘in oynadığı oyunda kulaklarımız âdeta sese doydu; uzun bir reklam filmini canlı izliyormuşçasına… tıs.

tiyatro: çolpan ilhan & sadri alışık tiyatrosu
sahne: zorlu performans sanatları merkezi (büyük salon)
tarih: 23.05.2022

nora 2

sevdim.

“nora 2“, “nora (bir bebek evi)“nın devamı gibi düşünülerek farklı bir yazar tarafından yazılmış. ilkini izlemedim henüz, günün birinde denk getirebilirsem onu da izleyeyim, kendime not.

nora 2, evini (evliliğini) terk eden bir kadının, bir meseleyi/formaliteyi çözmek üzere 15 yıl sonra ilk kez eski evine döndüğü günde geçiyor. biz de hâliyle evdeki karşılaşmaları ve hesaplaşmaları izliyoruz. evdeki tartışmalar sırasında değinilen/deşilen önemli meselelerden aklımda kalanlar: evlilik, değişim, kendini bulma (kendine dönme, kendi olma), ataerki, annelik… hem metni hem oyuncuları beğendim. kadronun yarısı zaten bildiğim/sevdiğim oyuncular (tülin özen, tansu biçer) olunca tabii oyunculukları kafadan da sevmiş olabilirim. 🙂

oyunu “bahçe galata” salonunda izledim. ilk kez gittim bu tiyatroya. galata’daki eski bir apartman dairesinden dönüştürülmüş bir salon. salon çok küçük ve oyun çok popüler olduğundan biletleri çok hızlı tükeniyor.

tiyatro: bahçe galata
salon: bahçe galata

üsküp – çukurpınar doğa yürüyüşü

başlığımızın uzun versiyonu: üsküp – çukurpınar doğa yürüyüşü ve sabahattin ali’iyi anma

rüzgârı saymazsak çok güzel bir bahar havasında yürüdük. parkurumuz genellikle çok güzeldi. mavi gökyüzünde hızlı hareket eden pambık bulutların yeryüzünde dans eden gölgeleri, çayırların/ekinlerin pasparlak yeşile kesmiş manzaraları… hele kızılcıkların sarı çiçeklerinin patladığı bir dere kenarı yolu vardı ki tadından yenmezdi..

devamını oku

şahdamarım

sevdim sayılır.

bir ahmed arif hayranı olarak bu gösteriyi izlemem zaten şarttı. genco erkal‘ı da sahnede hiç izlemediğim için 2 kez şart olmuştu izlemek.. ve izledim, izlediğime değdi.. oyunun resmi sayfasında “şahdamarım – müzikli gösteri” olarak geçiyor adı. genco erkal, ahmed arif’in şiirlerinden, söyleşilerinden ve mektuplarından uyarlayıp yönettiği bu gösteriyi tek başına oynuyor. ercan & gökhan çağıran kardeşler de ahmed arif şiirlerinden bestelenmiş şarkıları bağlamalarıyla çalarak eşlik ediyor bu gösteriye.

tiyatro: dostlar tiyatrosu
sahne: trump sahne

kral lear

sevdim.

william shakespeare‘in çok ünlü oyunlarından biri olan kral lear‘i, kral lear rolünde haluk bilginer‘le izlemek keyifliydi. haluk bilginer yaşlı kral karakteriyle çok iyi bir uyum yakalamış. oyunculukların genelini iyi bulsam da kralın 2 büyük kızını oynayanları biraz zayıf buldum ya da bu grubun oyuncularından beklentim daha yüksek olduğu için bana öyle geldi. (aynen, çok anlarım tiyatrodan, tıssıs) sahne/dekor tasarımı ve ışık efektleri fazla abartılmayarak çok güzel bir şekilde kullanılmış; bu açıdan da keyifliydi, özellikle fırtına sahnesi çok yaratıcıydı, alkış.

tiyatro: oyun atölyesi
sahne: zorlu performans sanatları merkezi (büyük salon)