osmaniye-akçat doğa yürüyüşü

kestane. incir. muşmula. akçat doğa yürüyüşünün mevsim meyveleriydi.

sonbaharın ilk doğa yürüyüşüne, gündoğarken grubunun karamürsel sırtlarındaki osmaniyeakçat(başdeğirmen) güzergahında katıldım. yaklaşık 19km yürüdük sonbaharın değişmeye başlayan renkleri arasında. kestane avcılarıyla dolu ilk birkaç kilometreyi -araçlardan ötürü- ve son birkaç kilometreyi -asfalttan ötürü- saymazsak güzel bir güzergahtı. devamını oku

a6000 / jupiter-9 / yeğenler

yeni makine(sony a6000) aldıktan sonra manuel lens hevesim yine depreşti, hiç durur mu! hazır ‘aynasız fotoğraf makinelerinde lens çeşitliliği az‘ bahanem de varken, ilk manuel lensimi(jupiter-9 85mm f2) alarak başladım odaklamayla göz yormaya. neyse ki netleyebilsen bi güzel, netleyemezsen ayrı bi güzel fotolar çıkabiliyor bu camlardan. ya da bana öyle geliyor..

sony a6000jupiter-9 85mm f2  ikilisiyle ilk çekimler ya da test çekimleri diyebileceğim bir seçki veya ‘yeğenler büyüyor‘ temalı bir albüm: devamını oku

ölesiye hiçlik..

“… Galiba, tek çıkar yol sana durup dinlenmeden yazmak. Hoş, bütün işim, seni düşünmek ya! Bu bok soyu alışkanlıklar, töreler, günah sevap ve ayıplar köleliği olmasa… Bütün tedirginliğimiz bundan. Bundan, yüzünü hayalledikçe ağzımın acılaşması. Şiirimdeki korkunç çırpınış, doymazlığım ve ölesiye beni terk etmeyecek hiçlik… Tanrıların beni kandırabilmelerini isterdim yahut ölümün anlamlı bir nen olmasını. …”

leylim leylim  –  ahmed arif‘ten  leylâ erbil‘e  mektuplar

hayvan çiftliği / napoléon

ütopya/distopya dünyasından elime aldığım son roman, meşhur bir sosyalizm eleştirisi olan ‘hayvan çiftliği‘ idi, bir solukta sonuna vardım diyebilirim. hikayenin özeti; efendi‘nin sömürüsüne başkaldırarak çitlik yönetimini ele geçirip devrim yapan hayvanların, bir süre sonra domuz önderleri napoléon‘un sömürüsüne maruz kalmaları; üstelik eski efendi’ninkinden daha şiddetli bir sömürüye…

şu kısa bölümse nedense pek dikkatimi çekti; zaman/mekan bağımsız, evrensel ve şuursuz bir  iktidar yalakalığı  ve  iktidar kibrinin  olduğunu, hep de olacağını özetliyor gibi: devamını oku

belgrad ormanı doğa yürüyüşü

niyet; erikli yaylası/şelalesi yürüyüşü, kısmet; belgrad ormanı üç gölet yürüyüşü.

erikli organizasyonu iptal edilince, vurdum kendimi belgrad ormanı yollarına(metro+otobüs ile evden 1 saat sürüyor ayıptır söylemesi). ana girişten geçtikten sonra gördüm ki yol ikiye ayrılıyor; daha önce gittiğimiz yürüyüş/koşu parkurunun nerede olduğunu, arkamı dönüp kapıdaki görevlilere sormak yerine 5-10 dakika boyunca telefonda harita kurcaladım, hatırlamaya çalıştım; en sonunda yollardan birini seçtim, yanlış olanı 🙂 devamını oku

uludağ’da gece yürüyüşü

yazın sıcağında mont giymeyi gerektirecek kadar soğuk bir yere gitmek istiyorsanız, orası o dağdır, uludağ‘dır.

ikinci oteller bölgesi’nden büyük zirve’ye doğru gece yarısından sonra başlayan yürüyüşümüzle, sabahın ilk ışıklarında hedefe vararak gün doğumunu zirvede yakaladık.. gerçi fotoğraf çekmeye çalışmaktan doğru düzgün izleyemedik :p bir de küçük zirve varmış uludağ’da ama onu yamacından seyretmekle yetindim.

çok metropol bir söylem olacak ama gökyüzünde yıldızların olduğunu hatırladım tırmanırken.. gecenin zifirinde, doğanın ıssızında yürümenin zevkli olacağını kestirebiliyordum; öyleymiş harbiden.. devamını oku

cambazın cenazesi

pek sevmedim.

kadıköy belediyesi tiyatro festivali kapsamında izledim. yaz akşamı, güzel bir parkın ortasındaki açık hava sahnesi ‘nde oynanması en çekici yanıydı. aslında bu yönden bakınca ortama uygun eğlenceli bir oyundu da diyebilirim, bilemedim 🙂 ancak açık hava tiyatrolarının ses sorunu var tabii, oyunda müziğin çok yeri olmasa da oyuncuların farklı karakterleri dönüşümlü oynaması ve haliyle ses tonlarının ve konuşma tarzlarının sürekli değişmesi sebebiyle, ses yayını kalitesi önemliydi bu oyunda. devamını oku

memleket / kefken / maçka parkı

memlekette sıcak bir hafta / kefken’de yosunlu bir cumartesi / maçka parkı’nda güneşli bir pazar