üç ayaksız, kablo deklanşörsüz, haddim olmadan kalkıştığım uzun pozlama maceramın sonuçları..
aşağıdaki fotoğrafta aslında bir iskele var.. tabii görebilene.. 🙂 60 evler iskelesi ‘nde, makinenin B modunda, elde çekilmiş bi fotoğraftır kendisi.. ne de güzel titretmişim, ne de güzel çiftlemişim ışıkları.. 🙂 sanırım ilk denememdi..
yine 60 evler iskelesi ‘nde aynı akşamki denemelerden bi rezalet daha ama bunun vapur olduğu anlaşılıyor en azından.. bunu çekerken üç ayak niyetine bi destek kullanmış olabilirim, hatırlamıyorum..
aşağıdaki fotoğrafta bizim evin balkonundan yolu görüyorsunuz arkadaşlar.. diyafram çok kısık bi ayardaydı sanırım, o sebepten ışık abartılı olmamış ama titremeye laf yok, o tam kıvamında.. 🙂 süre filan tutmadım çekerken elbette ama 5-6 saniye kadar pozlamışımdır.. üç ayaksız çektim bunu da ama elde değil, destek aldım balkondan..
yine aynı noktadan yani balkonumuzdan, hemen hemen aynı süre pozlanmış fakat diyafram iyice açılarak çekilmiş başka bi fotoğraf.. her nasılsa bu çok titrememiş yahu.. 🙂 tabii diyafram iyice açık olduğu için bol bol ışık almışız, bu da bütün gökyüzünü bok rengine boyamış.. yani yukarıdaki fotoğrafı bi adım daha açık diyaframla, aynı süre pozlayarak ve titretmeden çekseymişim hemen hemen gördüğüm şeyi fotoğrafa yansıtmış olacaktım ama olmadı işte..
becerecen galiba sen bu işi sonunda (onca fotografçılık kursu,dersi sonunda…..)
adil beceremeycen sen bu işi beyaa (organize işlerdeki kasayı açamama olayındaki replikteki ton ile)
zuhahahahahhahhhhaaaaaa
bu ne lemm
emrah, iptir git..! (organize işler ‘deki kasayı açamama olayındaki replikteki ton ile 🙂 )
evet rezalet, kendim de farkındayım..
bu resimleri tripot kullanarak cekseydin keskee
keşke! ama bir üçayağım yok henüz..
Hiç rezalet deme arkadaşım , bende yeni analog makinalardan aldım , uzun ve eksik pozlamaların filmime yaratacağı etkileri araştırıyordum ki , bu değerli tecrübelerini buldum ve şimdi onları birer birer not alıyorum . Paylaşımın için çok çok sağol ..