grieeX – film arşiv programı

film arşivlemek için ideal bi program: grieeX. bu programı bedava kullanabildiğim 🙂 ve de çok memnun kaldığım için yayılımına katkıda bulunmak adına hakkında bi şeyler karalayayım dedim..

peki nedir bu program? kim, niye kullansın grieeX‘i? izledikten sonra filmlerini at(a)mayanlar ya da daha sonra izlemek üzere elinde tonla film bulunduranlar, bu filmlere hızlı erişim için bi de liste tutarlar genelde.. işte bu program, bu listeyi çok ayrıntılı bir şekilde tutmaya yarıyor. “hangi filmi nerede saklıyordum?”, “kimin filmiydi yahu bu?”, “konusu neydi ki bunun?” gibi soruların yanıtına, internete bağlı kalmadan hızlıca bi erişim sağlar grieeX.

  devamını oku

propaganda: “do you speak english?”

https://www.youtube.com/watch?v=VTaVNnzKfVE

propaganda filminden harika bi sahne. bi zamanlar bizi çok yaran, dilimizden düşmeyen başka bi ‘propaganda’ repliğinden daha önce şu yazımda bahsetmiştim ama bu da ondan aşağı kalmıyor.

merak edenler için not: bu sahnede sinan çetin‘in konuştuğu ve filmin genelinde türkçe dışında konuşulan dil cıbırca‘dır. 🙂

istanbul’da bir ters ışık..

000038

hep böyle bi fotoğraf çekmek istemiştim.. yer parlayacak, geri kalan ne varsa kararacak.. bi de bi kaç kişi olacak sokakta.. tamamen taklit bi fotoğraf 🙂  ben hiç bi şey katmadım.. daha önce çok görmüştüm, ben de aynısından çekmek istemiştim ama bi türlü olmamıştı.. anca bi kaç kez uygun zamanda deneyebilmiştim ama becerememiştim tam anlamıyla.. en son üds için istanbul’a gittiğimizde denk geldi de çekebildim..

ve sonunda üniversite macerası sona erer..

2002 yılında başladığım üniversite serüvenim sona ermiş bulunmaktadır. ohh be!

bitirme tezi yüzünden zayi olan şu son döneme her ne kadar ayar olduysam da genel olarak iyi geçti kouelohab yıllarım..

mezuniyetle beraber artık diplomalı işsizliğe terfi etmiş oluyorum.. kriz, bizi de teğet geçmekte şu sıralar…

william shakespeare

  • hamletwilliam shakespeare ‘in bi eserinin adı ve bu eserinin baş kahramanıdır.
  • hamlet hangi ülkenin prensidir? danimarka. danimarka nasıl bi yerdir? iyidir hoştur.

  • “olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.” ya da aslıyla; “to be, or not to be: that is the question.” özdeyişi, hamlet ‘te sarf edilmiş, bi kamyon dolusu anlam yükü taşıyan bi laftır. bi de şu var can baba ‘dan: “bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?”. bi de bu var benden: “… ya da olamamak..!” … bi de gugıl aramalarında ortaya çıkmış farklı bi yorumu vardır ki bu, aynı meseleyi sohbet havasında dile getirir: “hamlet, olmalı mı olmamalı mı?”

  • william shakespeare ‘in okunuşunun türkçe yazılışı tam olarak vilyım şekspir ‘dir. tam olarak değilmiş gerçi ‘v’ harfi farklı okunuyor, yani işte ‘w’ nasıl okunuyorsa(biraz daha yuvarlayarak sanki) öyle okunuyor.. 🙂

  • bi de tabi komser şekspir var. kadir inanır etek giymişti..

  • yazmaya üşenip de william şekspir diye kısa kesenlere de rastlanır.. bi de gugıl ‘dan bunu bulmasını isterler.. valla buluyor gugıl, öyle demeyin.. willem şekspir ile bile gelenler var..

 

devamını oku

‘fox sports’ yerel sporlar reklamları

meşhur “mük-kemmel bir atlayış!” repliğiyle uzun zamandır hafızalarımızda yer edinmiş olan ‘diyarbakır dalgıçlık olimpiyatları’ komedisinin aslında bi ‘fox sports’ reklamından ibaret olduğunu yeni öğrendim.. ‘fox sports’ un “bakın, görün, biz yerel sporları da seviyoruz, sayıyoruz” mesajı vermek için hazırlattığı bi dizi reklamdan bi tanesiymiş “yarışmacımız yaşaar yürüyooor” komedisi.. bunu keşfedince diğer reklam filmlerini de merak edip buldum.. benim için en komiği hala “herkes şaş-kıın” reklamı; hakikaten çok iyi yapmışlar. işin içinde hangi türk ‘ün parmağının olduğunu bulamasam da filmi hazırlayanın traktor adlı bi firma olduğunu öğrenebildim anca.. evet şimdi de sırada bahsettiğim reklam filmleri var, izleyelim:
devamını oku

futbol ve ben: bir halı saha maçı hikayesi..

uzunca bi aradan sonra 2 gün önce bi halı saha maçı yaptık. sapanca pikniğindeki maçı saymazsak sanırım 5 yıl olmuştur maç yapmayalı zira oynamayı da izlemeyi de sevmem.. gerçi lisede miydi öncesinde miydi hatırlamıyorum pek ama bizim bi takımımız vardı, düzenli bi şekilde maç yapardık halısahada hatta sponsorumuz bile vardı, ‘fırat elektrik’ mi ne öyle bi şeydi adı; beyaz fanila üzerine sanırım sarı-siyah renklerle ‘fırat elektrik’ yazdırıp forma yaptırmıştı bize 🙂 ama yine de sevemedim futbolu.. kendimce nedenlerim var elbette; hayatımda yaptığım, az sayılabilecek sayıda maçtan ikisinde kaburga kemiğimi kırıp, ayak kemiğimi çatlatmış olmak gibi.. üstelik ayakla ilgili olay maçta değil ‘ortada sıçan‘ oyununda olmuştu.. diğeri de benden en az 10 yaş büyük adamlarla maç yaparken olmuştu.. hazırlıkta da neredeyse lisanslı bi futbolcu arkadaşı(gökhan, kusura bakma yahu) sakatlıyordum yok yere.. yani bi oyunda top varsa, ben olmayayım daha iyi.. neyse kısacası, itiraz etme şansım olmadığı için oynamak zorunda kaldım..

devamını oku