istanbul efendisi (tiyatro) – şarkı listesi

sonunda buldum! istanbul efendisi oyununun şarkı listesini sonunda buldum. benim için büyük, insanlık için küçük bir adım..

tiyatroyu geçen senelerde çokça izlemiştim ama o dönemlerde, aradığım halde, oyunda söylenen şarkıların tam listesini bulamamıştım; ya çabuk vazgeçmişim ya yanlış anahtar kelimelerle aramışım, her neyse.. geçenlerde yine aklıma düştü ve tekrar arayınca buldum. hem de oyunun tüm ayrıntılarının yer aldığı, sanırım oyunun yönetmeni engin alkan tarafından hazırlanmış olan bir web sitesinde; şurada.
ayrıca listeyi ararken, oyundan çekilmiş şarkı görüntülerinin olduğu bir video listeye de denk geldim; o da şurada. (bu görüntüler benim seyrettiğim ekibin oyunundan değil, daha eski bir gösteriye ait sanırım) devamını oku

yeraltından notlar

sevdim.

birkaç gün önce gittiğimiz oyunla, nadir sarıbacak‘ı ilk kez sahnede izlemiş oldum. dostoyevski’nin meşhur hikayesi tek kişilik bir performans olarak sahneye uyarlanmış.
en aklımda kalan sahnelerden biri yemek sahnesi oldu.
bir de tabii ‘sen kimsin ki!’ lafı 🙂

kendisini galiba en son kış uykusu filminde izlemiştim ancak yozgat blues filmindeki oyunculuğuna bayağı hayran kaldığımı hatırlıyorum nadir sarıbacak’ın.

tiyatro: seyyar sahne

üç kuruşluk opera

geçen hafta izlediğimiz oyunu buraya not edeyim de sonra ‘izledim mi, izlemedim mi’ diye düşünmeyeyim; malum unutkanlık başa bela..

netaş tiyatro topluluğu’nun bu sezonki oyunu olan üç kuruşluk opera‘nın ilk gösteriminde hazır bulunduk ama oyuncular pek hazır sayılmazdı doğrusu 🙂 anlatıcı’nın da geyiğini yaptığı üzere; yapılabilecek tüm hatalar yapıldı 🙂 topluluğun daha önce sahnelediği damdaki kemancı‘da oyunculuklar -tekrar düşününce- oldukça iyiymiş aslında. haa o zaman da demişim; ‘asıl işi oyunculuk olmayan kişilerden oluşan bir topluluğa göre iyi sayılır’ diye; eh bu durumda üç kuruşluk opera da o kadar kötü sayılmamalı. çok da haksızlık etmeyeyim, muhtemelen sonraki gösterimlerde durum iyileşecektir.

tiyatro: netaş tiyatro topluluğu

profesyonel

sevdim sayılır.

notum bir tık daha yüksek olabilirdi fakat yıllardır ara ara izlemeye heveslenip, bilet bulamayınca mecburen vazgeçtiğim bir oyun olunca, beklentim hayli yükselmiş anlaşılan.
oyunun hikayesini beğendim en çok. oyunculuklarla ilgili olumsuz bir şey söylemek yasaklanmıştır muhtemelen bu oyun için. karakterlere çok ısınamadım diyebilirim ama.
buluşma yeri‘, ‘dar ayakkabıyla yaşamak‘ oyunlarından sonra duşan kovaçeviç hayranlığımı biraz daha beslemiş oldum böylece. daha başka oyunu kaldı mı buralarda oynanan, araştırmak gerek 🙂

tiyatro: istanbul devlet tiyatroları

 

dil kuşu

çok sevdim.

tülin özen‘in önemli bir konuyu tek başına sahnelediği iyi bir oyundu. oyun, adından da anlaşıldığı gibi tamamen ‘dil’ ile ilgili. dilin kayboluşu, kurtuluşu, birleştiriciliği…
oyunculuğuna zaten hayranız, masal anlatıcılığına(çîrokbêj) da hayran kaldık tülin özen’in.
ışık efektleri/oyunları da muhteşemdi.

tiyatro: şermola performans

mezarsız ölüler

sevdim sayılır.

çarpıcı bir oyundu. konu ilgimi çekti. dekor/ışık oldukça iyiydi.
sanırım oyunculuklar içime tam sinmedi. sahnede gördüklerim, duyduklarım, yaşananlar daha çok sarsabilmeliydi; eksiğin ne olduğunu tam anlayamasam da bir şeyler tam olmamış gibiydi.
öncesinde tanıtım metni okunmalı.
– kan, işkence, çığlık içerdiği bilinmeli –

tiyatro: tatbikat sahnesi

cambazın cenazesi

pek sevmedim.

kadıköy belediyesi tiyatro festivali kapsamında izledim. yaz akşamı, güzel bir parkın ortasındaki açık hava sahnesi ‘nde oynanması en çekici yanıydı. aslında bu yönden bakınca ortama uygun eğlenceli bir oyundu da diyebilirim, bilemedim 🙂 ancak açık hava tiyatrolarının ses sorunu var tabii, oyunda müziğin çok yeri olmasa da oyuncuların farklı karakterleri dönüşümlü oynaması ve haliyle ses tonlarının ve konuşma tarzlarının sürekli değişmesi sebebiyle, ses yayını kalitesi önemliydi bu oyunda. devamını oku

bir delinin hatıra defteri

sevdim.

erdal beşikçioğlu ‘nun dillere destan performansını sonunda izleyebildik, üstelik bilet alabilmek için sabahlara kadar çadırda falan nöbet tutmamıza da gerek kalmadı. istanbul’daki sahne yeni açıldığından olsa gerek, en arkadan da olsa yer bulabildik.

sahne ve oyunculuk açısından dedikleri kadar varmış. hoplamalı, zıplamalı, alet edevatlı, yanarlı dönerli tek kişilik bir oyun. oyunun türlü türlü hallerde sahneye konmuşu da varmış ayrıca, onu da öğrendim; başkalarından da izleyebilirim zira hikayeyi de beğendim.

tiyatro: tatbikat sahnesi