-hatırlamayan bir adam ve hatırlamayan bir kadının kısa öyküsü-
adam [ilk yüz yüze sohbetleri donup kalmasın diye nasıl bir konu açacağına karar veremeyerek birden sorar]: sen hiç ayı gördün mü canlı canlı?
kadın: hayır.
adam [heyacanla]: ben de görmedim. ama bir ayının ne kadar büyük olabileceğini nasıl kavradığımı anlatayım mı sana?
kadın [bir saniye kadar “sana da ayıları anlatmak yakışırdı zaten” der gibi baktıktan sonra]: iyi anlat madem…
adam: hani şu, ayıların nehir kenarında somon avladıkları, artık klişeleşmiş olan belgesel sahnelerini görmüşsündür mutlaka. ben o sahneyi ilk gördüğümde, ayı somonu havada ağzıyla tek hamlede kaptığına göre somon dediğin küçük bir balık olsa gerek diye saçma bir çıkarım yapmıştım. saçma çünkü ne somonun ne de ayının gerçek büyüklüğü hakkında net bir fikrim vardı aslında. sonra bir gün balıkçıda bütün şeklinde sergilenen somonları görünce bir anda aydınlandım: yuh! ayı bunu havada ağzıyla kapıyorsa ayının ağzı ne kadar da büyükmüş! ayının sırf ağzı o kadar büyükse ayı komple ne kadar da büyükmüş!
kadın [ayıp olmasın diye adamın heyecanına ortak olmaya çalışarak]: aaa değil mi! ben hiç o açıdan düşünmemiştim, aslında belgesel sahnesini de somonun büyüklüğünü de bilmeme rağmen.
adam [bu saçma hikâyeyi bir fırsata çevirme girişimiyle]: doğrusu somon da çok sevdiğim bir balık ama dilim dilim alıyoruz ya neticede, bütün olarak görene kadar büyüklüğü konusunda hiç kafa yormamıştım anlaşılan… eee peki sen sever misin somon?
kadın [muhabbetin yön değiştirmesine sevindiğini gizlemeye çalışmadan ağzı kulaklarında bir şekilde]: ay! çok severim hem de! bayılırım hatta! sen nasıl yapıyorsun somonu, fırında mı?
adam [girişiminin emin adımlarla başarıya doğru gidişinin verdiği güvenle]: kendim fırında yaparım en çok ama buharda az pişeni de severim. sen hangisini tercih edersin?
kadın [artık o beklenen teklif gelsin diye sabırsızlanarak]: fırında somon ilk tercihim olur!
adam [konuyu kesin ve tartışmaya mahal vermeyen bir ses tonuyla kapatır]: tamam o zaman, yarın özel somon tarifimi yapıyorum senin için, fırında!
kadın [heyecandan yüzü kızararak]: anlaştık!
-ilk ayılı konuşmadan birkaç ay sonra-
kadın: kardeşim ne anlattı bak ayılar hakkında…
[diye giriş yaparak adamın ona anlattığı ayı-somon meselesini kardeşi anlatmış gibi tekrar adamı aktarır. kadın, adamla yaptığı ayılı sohbeti kardeşiyle yaptığını düşünecek kadar unutmuştur bazı ayrıntıları çünkü o hafızasızlardandır, hikâyenin doğrusu onun için artık budur… adam ise dumura uğrar ancak belli etmez, hem de kadını anlar biraz çünkü o da hafızasızlardandır.]
adam: yaa! bak sen kardeşe, hiç aklıma gelmezdi öyle bir şey…
…