işe yarar bir şey

pek beğendiğim bir film oldu ‘işe yarar bir şey‘.

filmden bahsedilen her yerde, iki satırlık yazılarda bile mutlaka şiir, şiirsel, şiir gibi, vb. ifadeler geçiyor çünkü şiir zaten başrolü paylaşacak kadar yer alıyor filmde. zeminini hazırladığıma göre artık filmin âdeta şiir gibi olduğunu söyleyebilirim çekinmeden.. tıssıs. bunun yanında, filmin yarısının bir eski tip tren yolculuğundan oluştuğunu ve görüntü yönetiminin de filmin şiirselliğini katladığını söylesem, herhâlde akıllarda, her yerinden cıvık cıvık romantizm akan bir film canlanır amma lakin ki bu film öyle bir film değildir. öyle olmaması da yönetmeni pelin esmer‘in becerisi olsa gerek.

başak köklükaya ve yiğit özşener bildiğim, oyunculuklarına zaten diyecek lafım olmayan kişiler ancak tanımadığım bir oyuncu olan öykü karayel‘i de alkışladım, hatta ona biraz kıyak geçip daha fazla alkışlamış da olabilirim zira en zorunun, onun rolü olduğunu düşündüm.

filmle ilgili beğendiğim bir değerlendirmeyi de şuraya bırakayım: selin gürel’in ‘işe yarar bir şey’ eleştirisi.

yazı kupkuru kalmasın, bu da filmin fragmanı:

Yorumlar