belgrad ormanı doğa yürüyüşü

niyet; erikli yaylası/şelalesi yürüyüşü, kısmet; belgrad ormanı üç gölet yürüyüşü.

erikli organizasyonu iptal edilince, vurdum kendimi belgrad ormanı yollarına(metro+otobüs ile evden 1 saat sürüyor ayıptır söylemesi). ana girişten geçtikten sonra gördüm ki yol ikiye ayrılıyor; daha önce gittiğimiz yürüyüş/koşu parkurunun nerede olduğunu, arkamı dönüp kapıdaki görevlilere sormak yerine 5-10 dakika boyunca telefonda harita kurcaladım, hatırlamaya çalıştım; en sonunda yollardan birini seçtim, yanlış olanı 🙂

ilk aradığım yürüyüş parkuru, ormanda bildiğim tek parkur olan, bir göleti çevreleyen; yürüyüş, koşu, bisiklet, köpek gezdirme gibi aktivitelerin tümüne yarayan; çakıllandırılmış, bakımlı, güvenli bir parkur idi. yanlış yolu seçmemse aslında daha iyi olmuş; böylece ormana daha çok ‘dalabildim’, daha az insanlı hatta bazen ıssız yollar ‘keşfettim’… yanlış dediğim yolda az ilerleyince iki göletin setlerinin olduğu piknik alanına vardım. valide sultan göleti’nin etrafını tam döndüm, sonra ikinci mahmut göleti’nin bir tarafını yürüdüm ve sonra haritada çok da net olmayan bir yola girdim, en sonunda bir kilise kalıntısının yanından geçerek aradığım ilk parkura vardım; büyükbent göleti(büyük barajı); bunun da etrafını neredeyse tam yürüdükten sonra araç yolunu izleyerek ana girişe döndüm.

yeri geldi risk alarak patikasız alanlarda yol bulmaya çalıştım, yeri geldi korkudan sıçradım… sonra benim keşfettiğim yolları meğer bisikletlilerin de keşfetmiş olduğunu gördüm; göl kenarında, yaprak hışırtıları ve suya atlayan kurbağa sesleri arasında huzurlu huzurlu kahvaltımı yapar, kitabımı okurken; hemen ensemdeki yoldan bir bisikletin hızlıca geçmesiyle tüylerim diken diken olmadı da değil.. tanımlayamadığım hayvan seslerini defalarca kez ‘domuz mu lan o!?’ şeklinde yorumlayarak, ‘aynen geri geldiğim yoldan dönsem mi’ acaba dedim, ‘zaten geldiğim gibi aynen döndüğümde mecbur geri gitmiş olurum’ dedim ama devam ettim yine de, dönmedim.. en ıssız yolda ilerlerken, ‘domuz boku mu lan bu!?’ şeklinde yorumladığım dışkının, meğerse az ilerideki piknik alanında bulunan kiralık atlara ait olduğunu anlayınca bir rahatlama da gelmedi değil… tesadüfen de olsa fena bir güzergah çıkmadı ortaya, arada yürürüm ben bu yolu yine. (bir daha kendi başına ormana gitmedi)

bir cumartesi günümü kaplayan, yaklaşık 9 saat ve 17km süren orman yürüyüşüm:

ve birkaç tırt fotoğraf:

 
 

Yorumlar