balıklar ölür, halaya devam…
balıklar ölür -xanimê lê xanimê- ölür balıklar -bûka mala bavê mîn e- balıklar öldü -kî zava kî zava- öldü balıklar -öösoooo-
yazı kalır
balıklar ölür -xanimê lê xanimê- ölür balıklar -bûka mala bavê mîn e- balıklar öldü -kî zava kî zava- öldü balıklar -öösoooo-
sevdim sayılır.
bir ahmed arif hayranı olarak bu gösteriyi izlemem zaten şarttı. genco erkal‘ı da sahnede hiç izlemediğim için 2 kez şart olmuştu izlemek.. ve izledim, izlediğime değdi.. oyunun resmi sayfasında “şahdamarım – müzikli gösteri” olarak geçiyor adı. genco erkal, ahmed arif’in şiirlerinden, söyleşilerinden ve mektuplarından uyarlayıp yönettiği bu gösteriyi tek başına oynuyor. ercan & gökhan çağıran kardeşler de ahmed arif şiirlerinden bestelenmiş şarkıları bağlamalarıyla çalarak eşlik ediyor bu gösteriye.
tiyatro: dostlar tiyatrosu
sahne: trump sahne
adam: bak bir şey yazdım, okuyayım sana.
kadın [alaycı bir ses tonuyla]: ne yazdın, şiir mi yazdın bana yoksa?
adam: şiir mi bilmiyorum, bir şey işte.
kadın: hadi bakalım, hakkımızda hayırlısı…
adam [yazdığı şeyi okur]:
hava toprak gibi gebe.
nazım hikmet ran
hava kurşun gibi ağır.
bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
son zamanlarda müzik çalarımda sürekli dönen şarkılardan biri neval‘den ‘taş avlu‘:
devamını okupek beğendiğim bir film oldu ‘işe yarar bir şey‘.
filmden bahsedilen her yerde, iki satırlık yazılarda bile mutlaka şiir, şiirsel, şiir gibi, vb. ifadeler geçiyor çünkü şiir zaten başrolü paylaşacak kadar yer alıyor filmde. zeminini hazırladığıma göre artık filmin âdeta şiir gibi olduğunu söyleyebilirim çekinmeden.. tıssıs. bunun yanında, filmin yarısının bir eski tip tren yolculuğundan oluştuğunu ve görüntü yönetiminin de filmin şiirselliğini katladığını söylesem, herhâlde akıllarda, her yerinden cıvık cıvık romantizm akan bir film canlanır amma lakin ki bu film öyle bir film değildir. öyle olmaması da yönetmeni pelin esmer‘in becerisi olsa gerek.
devamını okuşarkısını yeni türkü‘den bolca dinlemişliğim olan sardunyaya ağıt‘ın bir can yücel şiiri olduğunu bilmezdim ve doğrusu sözlerinin tam olarak ne anlattığına da doğru düzgün dikkat etmemiştim. birkaç gün önce tesadüfen genco erkal‘ın bu şiiri okumasına denk gelince, şarkıda dinlediğim sözler daha bir anlam kazandı, meğer pek güzel bir ağıtmış…
devamını okune zaman, selge antik kenti tanıtımıyla ilgili olduğu söylenen şu videoya denk gelsem:
geldi sonbahar ayları
gevşer gönül yayları
der ki ey insan
niye duruyorsun şehirde
çıksana belgrad ormanı’na
wikiloc‘ta not aldığım parkurlardan birine uydum bu kez ve daha önce görmediğim topuzlu bendi ile daha önce çokça gördüğüm valide sultan bendi ve ikinci sultan bendi‘ni kapsayan, yine ‘üç gölet turu’ diyebileceğim bir yürüyüş oldu. devamını oku
yeğenimle bir kısa arboretum gezisinden birkaç fotoğraf..
kaldı mı başka sonbahar portresini çekmediğim eşim dostum? 🙂 devamını oku