karabasan içinde karabasan
rüya içinde rüya, kâbus içinde kâbus görmüşlüğüm vardı; karabasan içinde karabasan da yaşadım, artık eksiğim kalmadı.
karabasanla muhabbetimiz çok eskiye dayanır.. ilkokul yıllarından hatırladığım nadir konulardan biri, o zaman da bana karabasan ‘gelmesi’ydi. o yıllarda yaşamış olduğuma dair kanıtlarımdan biri de bu konudur, zaten birkaç anı kırıntısı da olmasa, o yaşları yaşamış olduğuma kendimi ikna edemezdim, tıssııs. hoş, hafızamız/beynimiz bazen anıları tamamlayabiliyor ya da uydurabiliyormuş bir dereceye kadar, dolayısıyla bir şeyler hatırlıyor olmam da yaşamış olduğuma kanıt sayılmaz tam olarak. neyse, konu ‘var mıyım yok muyum‘ felsefesine dayanmadan bu kısmı kapatıyorum. devamını oku