bir sevda şarkısı
erkan oğur ‘un ‘mektup‘ filminde okuduğu bir fikret kızılok şarkısı, ‘bir sevda şarkısı’ :
yazı kalır
erkan oğur ‘un ‘mektup‘ filminde okuduğu bir fikret kızılok şarkısı, ‘bir sevda şarkısı’ :
loituma grubunun harika şarkısı (fince bi türküymüş bu):
.
[kml_flashembed movie="http://www.youtube.com/v/qZuEauoU6Qc" width="425" height="350" wmode="transparent" /]
baba zula ‘dan, ‘bir sana bir de bana’ :
baba zula ‘dan, ‘çeçom – ben bir bülbül olsam’ :
spartaküs
spartakus ‘tu adım!
ve kara afrika ‘dan zenci köleler taşıyan
amerikan gemileri ‘nde forsaydım.
çin duvarı ‘nın çamurunu,
mısır piramitleri ‘nin hamurunu ellerimle kardım.
ve her yıkılışında babil kentini ben onardım.
anibal, “ahırlarımı iyi temizle” dedi bana.
bendim,
ortaçağ derebeyleri ‘nin tarlasını süren,
sığırlarını güden
ve ellerimle ördüğüm kale duvarlarının üstünde
barbunya şövalyesi ‘nin oklarıyla ölen,
satın alınan,
öldürülen bir köleydim ilkin;
sonra adım “serf” oldu.
ve sonra canımı bağışlayan yasalar kondu.
atını tımarladım sezar ‘ın,
ve aslan yürekli rişar ‘ın,
uğruna öldüm kral seddimsever ‘in;
seddimsever ‘se beni hiç sevmedi hiç.
uyumak şimdi,
uyumak,
uyanmak yüzyıl sonra sevgilim…
hayır hayır!
ben spartakus değilim!
kendi asrım beni korkutmuyor.
ben kaçak değilim.
asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur, büyük ve kahraman.
dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
ben yirminci asırlıyım.
ve bununla övünüyorum.
bana yeter,
yirminci asırda olduğum safta olmak;
bizim tarafta olmak .
ve dövüşmek ,
ve dövüşmek,
ve dövüşmek yeni bir alem için.
yüzyıl sonra sevgilim…
hayır! her şeye rağmen daha evvel.
ve ölen ve doğan
ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır.
spartakus ‘tu adım!
ve kara afrika ‘dan zenci köleler taşıyan
amerikan gemileri ‘nde forsaydım.
çin duvarı ‘nın çamurunu,
mısır piramitleri ‘nin hamurunu ellerimle kardım.
ve her yıkılışında babil kentini ben onardım.
anibal, “ahırlarımı iyi temizle” dedi bana.
bendim,
ortaçağ derebeyleri ‘nin tarlasını süren,
sığırlarını güden
ve ellerimle ördüğüm kale duvarlarının üstünde
barbunya şövalyesi ‘nin oklarıyla ölen,
satın alınan,
öldürülen,
öldürülen…
ihsan ünlüer
her durakta ölümsüz bir aşk edineceğim
bir bakıştan bir duruştan
çağrışımın sonsuz hazından
unutulmaz bir sevgili daha bırakacağım ardımda
belki de yaşanabilecek en uzun serüveni terk edeceğim
daha otobüsün ilk basamağında
kim bilebilir ki?
sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
gizli gizli veda edeceğim ona, görmeyecek
ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
otobüs camına bağrında kanlı bir ok ile
bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
yaşayıp gidecek
murathan mungan
feryad û isyanım
mem nelere gark olmadı zîn’in ateşi için
ferhad dağları delmedi mi şirin’in aşkı için
kusur ise her saniye her yerde seni anmak
mecnun az mı yemin etti leyla’nın başı için
sesi yorgun gözlerinden uykusuzluk seçilir
görkeminin zerresinden ağrı dağı küçülür
gecelerin kollarında leblerinin bal suyu
aydan dökülürcesine kana kana içilir devamını oku
hikaye
senin dudakların pembe
ellerin beyaz,
al tut ellerimi bebek
tut biraz!
benim doğduğum köylerde
ceviz ağaçları yoktu,
ben bu yüzden serinliğe hasretim
okşa biraz!
benim doğduğum köylerde
buğday tarlaları yoktu,
dağıt saclarını bebek
savur biraz!
benim doğduğum köyleri
akşamları eşkıyalar basardı.
ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
konuş biraz!
benim doğduğum köylerde
şimal rüzgarları eserdi,
ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
öp biraz!
sen türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
benim doğduğum köyler de güzeldi,
sen de anlat doğduğun yerleri,
anlat biraz!
cahit külebi
sarıl bana
bu yaşıma geldim içimde bir çocuk hala
sevgiler bekliyor sürekli senden.
insanın bir yanı nedense hep eksik
ve o eksiği tamamlayayım derken,
var olan aşınıyor zamanla.
anamın bıraktığı yerden sarıl bana.
anıların kar topluyor inceden,
bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
ama yine de unutuş değil bu,
sızlatıyor sensizliği tersine.
senin kim olduğunu bile bilmezken.
sevgiden caydığım yerde darıl bana.
metin altıok