2012

merhaba 2012.

2011, bol yurtdışı seyahatli bir yıl oldu benim için. 2010 ise bol yurtiçi seyahatli olmuştu. umarım sen de cömert davranırsın seyahat konusunda(iş amaçlı olmazsa daha bi memnun olurum). başkaca da ciddi bir beklentim yok senden.

oldu. iyi günler.

unutuyorum..

sen unutmuyorsun, o unutmuyor; ben unutuyorum… (*)

evet unutuyorum; telefon numaralarını veya dün ne yediğimi, ne giydiğimi falan değil yaşadıklarımı unutuyorum. yani ‘anı’ niteliği kazanması gereken bir çok önemli ya da en azından sıradan(rutin) olmayan olay/kişi/durum, hafızamda bu mertebeye erişemeden uçup gitmiş oluyor.

hafızamın çok iyi olmadığının zaten farkındaydım fakat bir hafta önce bir arkadaş grubunda, yıllar önce yaşadığımız aksiyonu biraz yüksek bir günden bahsedilince tek zerre bir şey hatırlamadığımı farketmem, böyle bir şey yaşamış olduğumuza dair kafamda en küçük bir şeyin canlanmaması, biraz endişelendirdi beni. üstelik aynı olay bana 5-6 ay öncesinde hatırlatıldığında, hatırlıyormuşum o günü. şimdiyse 5-6 ay önceki o günden de aklımda bir şey kalmış değil.. böylece o günü daha önce hatırladığım günü de hatırlamadığımı farkedince iyice şaşırdım kendime..

devamını oku

ben, k-7, 40mm, az ışık..

bu saydıklarım bir araya gelince anca bu oluyor:

mesut arkadaşla istanbul akvaryum gezmesi, annemgillerle sultanahmet’te kandil, merve ve selcan arkadaşla sultanahmet’te ramazan, ofiste bir mesai akşamı..

hazır akvaryumdan, hayvan sevgisinden bahsetmişken darıca hayvanat bahçesi‘ne gitsek de listeden çıkarsam artık.. bir de turkuazoo vardı değil mi lan! benim işim de zor valla..

ince memed giderse..

abdi gider hamza gelir diyerek düştüğü çıkmazdan hala kurtulamamış olsa da, battal ağa kafasını açmıştır memed’in..

abdi gidince hamza geliyorsa, ince gidince de uzun gelir memed! sen gitmek istesen de zaten gidemezsin ya, gittin diyelim, senin de yerini başka memedler alır.. ama senin içindeki bu kurt seni rahat bırakmaz, bu mecbur kurdu.. bazı insanların kaderi budur; içindeki bu mecbur kurdunu dinlemek, onun götürdüğü yere gitmek.. sen köşene çekilsen başkasına geçecek bu kurt memed, insanların zalimlere karşı durabilmesini, mücadele edebilmesini sağlayan bu kurttur…

bu fikir ince memed’in kafasına girecek gibi görünüyor(zira daha 1,5 kitap var hikayenin sonuna 🙂 ) ama yine de bırakmayı/gitmeyi deneyecek mi, merak ediyorum..

koku

bazen eski kokular alır gibi oluyorum.. çoook eskileri anımsatan kokular.. ya da çok kısa süreli garip şeyler hissediyorum, yine çok eskileri anımsatan, daha doğrusu sanki çok küçükken hissettiğim bazı şeyleri yeniden hisseder gibi oluyorum.  kokular da hisler de kesinlikle net değil ama, hatta aldığımdan/hissettiğimden emin olamıyorum çünkü çoook kısa sürüyor ama bir an küçükken gördüğüm ya da yaşadığım bir yeri/şeyi hatırlıyorum ama o da net değil.. yani o an kafamda canlananları netleyemiyorum; odaklanmaya çalıştıkça iyice kayboluyorlar, sonra ben, ‘bu ne a.k. yine!’ demekle yetiniyorum.. evet yetiniyorum, yapacak bir şey yok..

bu durumun da acaba ‘deja vu‘ kadar havalı bir adı var mı diye de merak da etmiyor değilim açıkçası, ediyorum.

abdi gider hamza gelir…

460 sayfa boyunca kıvranır memed: abdi gider hamza gelir abdi gider hamza gelir, bir ağa ölür yerinde bin ağa biter, zulmedenler öldürmekle bitmez, yerlerini daha zalimleri alır.. bunu düşündükçe güçsüzleşir, bu soruyu bir türlü cevaplayamaz, cevaplayabilene rastlayamaz..

memed’in umudu tükendikçe ‘ölümsüz eşkiya ince memed‘ efsanesi daha da büyür, memed iyice çaresizleşir..

devamını oku

cami-mezarlık-sarnıç gezmece


ayasofya müzesi/camisi, yerebatan sarnıcı ve  selcan doğumgünü kutlamasından manzaralarla bir haftasonunu daha geride bırakarak çalışmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. hadi bize kolay gele..