müzik platformu değiştirme çilesi

benim büyük dertlerim – 001

müzik dinlenen ortamı değiştirmenin büyük bir eziyet olduğu gerçeğiyle bir kez daha yüzleştiğim şu günlerde, defalarca derdimi döküp isyanımı açıkça gösterdiğim sevgili arkadaşlarımın kibarca “bi gider misin artık başımızdan!” çıkışını duymamak için burada devam ediyorum isyanıma..

her müzik platformu değişikliği bir hafıza kaybıdır.

adil ekin. madenler. 2020

son yıllarda iyice kişiselleştirerek kullanmaya alıştığım google play music platformunun kapanıyor olması beni bu isyana sürükleyen olay oldu.. 3-5 arkadaşla beraber, birkaç yıl öncesine kadar google servislerinin sıkı takipçisi ve sadık kullanıcıları olsak da sadece bizim kullanıyor olduğumuz servislerini google’ın patır patır kapatmasına alıştık artık. yine de bu sonuncusu şok etkisi yarattı. tısısı. google’ın dijital müzik piyasasındaki yarışa youtube‘la devam etme kararı, benim gibi son nesil arşivciler için üzücü oldu. neyse, yine bir müzik ortamı değişikliğine sürüklenince bu durumun geçmişini anımsadım ve gördüm ki aslında her ortam değişikliği, müzik hafızamızın zarar görmesine neden oluyor…

müzik dinleme alışkanlıklarımızın tarihine dalmak gibi benim için iddialı olan gereksiz bir işe girişiyorum şimdi. bilgisayarlı dönemden başlayacağım; kaset nostaljisi için umutlanmayınız boşuna.. şimdiden sıkılmış olanlar kaçabilir çünkü daha uzun ve daha sıkıcı kısım geliyor…

çevrimiçi müzik dinleme piyasası henüz kurulmamışken bilgisayarlarımızda arşivlediğimiz mp3 klasörlerimizi winamp‘ta dinler; çok hatırlayamasam da muhtemelen listeleme, beğenme gibi parçaların bulunabilirliğini kolaylaştıran işleri de orada yapabilirdik. tamamıyla çevrimdışı olan bu müzik ortamı bazıları için çoktan sona ermiş durumda, arşivleri bir köşede paslanıyordur. bilgisayarında veya telefonunda hiç müzik dosyası (çevrimdışı) kalmamış olanların sayısı da az değildir hatta. çok daha gençler ise bilgisayara müzik indirmekle ne kastettiğimi bile anlamayacaktır belki.. telefonda çevrimdışı mp3 dinlemeye geçmeden önce ciddi bir taşınabilir mp3 çalar dönemi de yaşandığını hatırlayalım. hani şu an evinizdeki ‘elektronik atıklar kutusu’nda rastladığınızda, “bu neye yarıyordu yahu?” diye tepki verdiğiniz mini aletler…

internetin gündelik bir araca dönüşmeye başlamasıyla çevrimiçi müzik dinleme ortamları da icat edildi. mp3 için para ödemeye alışkın olmayan insanların bünyesinde birdenbire çarpıntıya neden olmasın diye ve internet servislerinin de genel politikasına uygun olarak bu dijital müzik platformları başlangıçta ücretsiz olarak kullanıma açıldı, en azından benim hatırladıklarım ve kullandıklarım.. bunların en güzel tarafı, sadece aradığınız şarkıyı bulup dinleme olanağı sunması değil, uygulamaların size özel önerilerde de bulunabilmesiydi; işte bu gelişim, dinleyicilerin müzik keşfetmesinde bir çağ değişimi oldu âdeta.. arkadaşlarınızın doğrudan önerilerinden, radyodan/televizyondan duyduklarınızdan, oradan buradan elinize geçen yüzlerce parçalık mp3 cd’lerinden, birilerinin harici disklerinden edindiğiniz karman çorman binlerce şarkı-türkü arasından sevebileceğiniz parçalar bulmak yerine; beğendiğiniz parçalardan yola çıkarak, “bak sen şunu da seversin aslında” diyen bu online müzik uygulamaları, müzik dinleme tarzının da değişmesine sebep oldu, oluyor elbette. hazır müzik listeleri, zevkinize göre belirlenen radyolar/mix’ler, arkadaşlarınızın dinledikleri gibi servis içi araçlar; kişisel listelerinizde takılıp kalmak, sevdiğiniz birkaç sanatçının diskografisinde gezip durmak, dönüp dönüp aynı albümü dinlemek dışında yeni olanaklar sağladı. çok da iyi çok da güzel oldu. kimileri için bu durum fazla tüketim, sindirmeden geçme anlamları da taşıyor olabilir ama kendi fikrim, genel olarak bu imkânların artılarının eksilerinden fazla olduğu…

her zaman bilinçli bir dinleyici oldum.

adil ekin. madenler. 2020

eee ne güzel övdüm durdum bu çevrimiçi müzik piyasasını; derdim ne o zaman, niye kimsenin okumayacağı kadar uzun bu şikâyet dilekçesini yazıyorum?! sorun şu ki işler bu noktaya çat diye gelmedi. üyeliği olmayanların beyaz yaka dünyasından dışlandığı (tıs) spotify‘a winamp’tan geçiş hemen olmadı. oradan oraya çok uzun bir yol gidildi, her şey yavaş yavaş gerçekleşti ve gelişmeye de devam edecek… ve bu gelişmenin her yeni aşamasına ayak uydurmaya kalkıştığınızda, müzik dünyanıza yenilikler eklemenize karşın müzik hafızanızı az-çok yitiriyorsunuz çünkü tercihleriniz/beğenileriniz/listeleriniz gibi kişiselleştirmelerin öncelikle online-offline dünya arasında taşınmasının kolay bir yolu yok. online dünyanın kendi içinde de böyle bir taşıma kolaylığı yok. bazı servisler birbirleri arasında geçiş sağlıyor olabilir ama henüz tüm çevrimiçi müzik dünyasını kapsayacak, standartlaşmış bir geçiş kolaylığı göremiyorum. böyle olunca da mesela deezer‘dan spotify’a geçince listelerinizi tekrar oluşturmanız gerekir. üçüncü parti ücretli servisler de var bu liste dönüşüm işini üstlenen ama kalitelerinden emin olamazsınız, adı üstünde üçüncü parti. binlerce şarkıyı onlarca listeye eklemişseniz, bunları yeniden elle oluşturmak yerine yeni geçtiğiniz serviste muhtemelen işe sıfırdan başlayacaksınız ve böylece müzik hafızanızda kayıplar oluşacak.. bir önceki dijital müzik servisiniz sizi tanımış ve size özel isabetli öneriler yapabiliyorken yeni adresinizde bu geçmişiniz de olmayacak ve burada da bazı kayıplar oluşacak.. bir de bu işleri online-offline ortamlar arasında yaptığınızı düşünün, çok daha fazla hafıza kaybı yaşamanız muhtemel; ben şu sıralar bizzat yüzleşiyorum bununla. hafıza kaybı olarak adlandırdığım bu durumun önemi herkes için bir değil elbette ama ben buna önem veririm zira tercih etmediğim 2 şarkıyı art arda dinlemek bile bünyeme ağır gelir; müziğin zamanımda ve zihnimde hatırı sayılır bir yer tuttuğunun farkında olarak bilinçli dinlemeye gayret ederim.

oradan-oraya, oradan-oraya geçip dururken ha bire her şeye sıfırdan başlamamız reva mı kardeşim bu devirde? kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz yahu!?

adil ekin. madenler. 2020

son olarak kendi çevrimiçi müzik yolculuğumdan bahsedeyim, çok ısrar ettiğinizi duyar gibiyim…
hatırlayabildiğim kadarıyla çevrimiçi müzik dünyasına fizy ile girmiştim. şu anki durumuna göre daha küçük bir girişim olarak başlayan serviste listeler oluşturabildiğimi anımsıyorum. sonra ne oldu, kapandı mı, güncellenmez mi oldu bir şeyler oldu ve kullanmayı bıraktım.. devamında, o sırada popülerleşen dijital müzik platformlarından (last.fm, grooveshark, vb.) bazılarını denedim ama bir yandan arşivciliğime de devam ettim. hem içeriklerinin bugünkü kadar zengin olmaması hem müziği sürekli internetten dinlemenin bu kadar yaygın olmaması hem bazılarına erişimin zaman zaman engellenmesi ve hem de iş ortamlarındaki güvenlik politikalarından ötürü bu servislere erişimin genellikle yasak olması gibi durumlar paralelde arşivciliğe de devam etme nedenlerimden.. çevrimdışı arşivciliğim ise yerini bir süre sonra google play music sayesinde çevrimiçi arşivciliğe bıraktı; şöyle ki google’ın ücretli servisinin yanında kendi arşivinizi size özel online kütüphanenize yükleme imkânınız da var(dı) ve ben bu şekilde kullanarak aynı müzik kütüphaneme her yerden erişebilir olmuştum. bu tek başına elbette yeterli olmadı, olmuyor. youtube’da bulduğunuz amatör bir müzik kaydı, arkadaşınızdan gelen soundcloud bağlantısı, shazam taramaları, vb. kaynaklar işi tek elde toplamanızı zorlaştırıyor. bir yerde bulduğunuzu diğerinde bulamayabiliyor, aktaramayabiliyor veya birinde bulduğunuzu oraya üye olmayan biriyle paylaşamayabiliyorsunuz; oysa bunların toplamı müzik dünyanızı oluşturan ayrıntılar. hâl böyleyken hâlâ tek bir ücretli audio streaming platformuyla bu işleri kalıcı olarak çözemeyeceğimi görüyor ve işte buna çok dertleniyorum. neden özellikle şu an dertleniyorum? taa başlarda da söylediğim gibi google play music şimdi kapanıyor ve kütüphanemi indirmiş olsam da listelerim orada kalacak ve üçüncü parti uygulamalarla listelerimi kısmen alabilsem bile çevrimdışı müzik çalarıma bunu anlatabilmem mümkün olmayacak… yine çöp oldu müzik geçmişimin bir kısmı özetle, şimdi gidip muud‘da biraz türkçe rap dinleyeyim en iyisi, oradan yeni sulara açılırım artık, tısss…

2 comments

Yorumlar