staj günleri ya da ofisboyluk deneyimi

efendim, stajımın 3. haftasını bitirmek üzere olduğum şu günlerde, stajın bana çok acayip şeyler kattığını fark etmiş bulunmaktayım.. 

burda edindiğim deneyimler arasında en önemlisi; bedava çay saatini kaçırmamak ve bedava çay saatinde sevgili firma çalışanlarına çay servisi yapmak. ilk günlerde kibarca, “bize 5 çay söyler misin” lafı artık kaşarlanmış eleman olmam itibariyle, “yeğenim bize 5 çay kap gel “e ve hatta, “bu stajyerler de bi işe yaramıyor yahu, 2 saattir çay içmiyoruz “a dönüşmüş bulunmakta.. hele su isteme biçimleri beni benden ediyor, o kadar içten, o kadar samimi: yeğenim çok susadık be! -tamam dayı hemen getiriyorum, zaten ben bu iş için burdayım, ne demek lafı mı olur!

elbette nefret ettiğim fatura ödemeleri, staj zamanı bi zevk halini alır ve ben daha 5 dakika önce döndüğüm para yatırma işi bi daha çıktığı zaman, çılgınca hatta mazoşistçe bi zevkle, “ben giderim! ben giderim! başkası olamaz, ben gitmeliyim!” diyerek atlarım ortaya.. bu ödemelerin firmayla yakından uzaktan alakası olmayıp, elemanların tamamen şahsi işleriyle ilgili olması bana daha bi zevk vermeye başlar.. ben artık stajyerlerin en kralıyımdır!

gibi durumlar, bu stajımdaki en önemli kazanımlarım oldu.. ha bunun yanında bu staj bana mesleki açıdan hiç mi yaramıyor? yarıyor elbette.. doğrudan olmasa da yarıyor; mesela “metro ethernet” vb. diğer kurumsal internet teknolojileri hakkında ilk burda bilgi edindim, bu konularla ilgili tanıtım düzeyinde sayılabilecek bi de eğitim dökümanı okudum.. hatta bi kaç kez metro ethernet kurulumuna da katıldım ki tüm staj böyle geçse çok daha anlamlı olurdu ama bunun gibi stajyerlerin de katılabileceği işler pek fazla çıkmıyor maalesef.. yoksa yani haklarını yemeyim, mühendisler bu tür işlerde kendilerine eşlik etmemizi istiyorlar.. neyse ki bu açıdan şanslıyız hatta mühendislerden biri fırsat buldukça bize yaptıkları işlerle ilgili ders de veriyor.. ama çok değil işte.. haftanın 2 gününü verimli sayabailirim bu anlamda..

bolca boş vaktim olduğundan, boş bilgisayar bulunca az biraz c çalışmaya da başladım.. özlemişim programlamayı yahu! 🙂

işte böyle geçmekte yılın en sıcak günleri.. sıcak deyince aklıma geldi, biz bugün kaymaya gideriz mete ile.. yılo ve erus korktukları için gelmiyorlar, yan çiziyorlar.. yılmaz ‘ı, “kase kırılacak” korkusu sarmış.. 🙂  haksız da değil hani..

kouelohab.com teknik bi nedenden ötürü geçici bi süre kapalı kalacak..!

.

.

<

p align=”center”>——————– DİKKAT..! DUYURU..! ———————

.

kocaeli üniversitesi, elektronik ve haberleşme mühendisliği bölümü mezunlarının, hocalarının ve öğrencilerinin buluşma noktası olan kouelohab.com, sunucusuyla yaşanan bi sorundan ötürü kısa bi süre kapalı kalacak.. detaylar için emrah ‘ın şu yazısına bakınız..

emrah, bi kaç hafta demiş korkutmuş biraz ama umarım daha kısa bi sürede toparlarız siteyi..

.

.

ekleme: kouelohab.com tekrar açıldı.. gözümüz aydın olsun 🙂

3 günde 4 ödev, yer mi yemez mi?

bence yemez 🙂 bu ödevlerin sadece biri bitmek üzere, diğerleri hakkında da sadece kısaca bi kafa yorulmuş durumda.. bu durumda da pek yemeyecek gibi görünse de ben azimle sıçıp taşı delmeye çalışacam, sonra da “vay bee bunu da yetiştirdik, koçum ben koç!” diyecem 🙂 böylesi daha zevkli oluyor: öğrencilik daha bitmedi malum, ödevleri son günlere bırakmak gerek elbet.. 🙂

– güç kaynağı —> bi şekilde o kutuya yerleşmesi gerekecek; entegre elektronik, bizim tasarladığımız güç kaynaklarına göre kutu satmıyor 🙂 , mecburen sığdıracam..

– fotoğrafçılık sunumu —> bu kolay, en zevklisi ama zaman alacak yine de..

– çeviri ödevi —> türkçesi ‘amelelik’ , başka bi şey değil.. çevir makaleyi, teslim et; arasınav notun yükselsin, ee daha ne olsun değil mi? sonuna bi de yorum yazılacakmış.. benim yorumum hazır: bu makaleyi çok beğendim, gerçekten güzel yazılmış, adamlar yapmış kardeşim, maaşallah maaşallah.. 🙂 (bu maaşallah kısmını bu aralar çıkan bi reklamdan çaldım; yarılıyorum o reklama)

– telsiz haberleşmesi —> işe yarar gibi duruyor..

.

.

.

ekleme:

güç kaynağı —> yedi.

fotoğrafçılık sunumu —> yedi.

çeviri ödevi —> yemedi.

telsiz haberleşmesi —> yedi.

bildiğini paylaş seminerleri —> ‘web ve html’

web nedir, ne değildir? tcp/ip kimlere denir, bir küfür müdür? html yazmak her babayiğidin harcı mıdır yoksa babayiğitlikten geçilip, ne güzel daha kolay ve daha az zahmetli programlarla mı web tasarlamak gerekir? javascript, php, asp… lütfen türkçe konuşalım bunlar da ne? ajax çok ünlü bi futbol takımı değil miydi, web ‘de işi ne? gibi sorularımıza cevap bulduğumuz bi seminer verdi embili bugün..

kouelohab.com , bildiğini paylaş seminerleri kapsamındaki ilk seminer olan ‘web ve html‘ seminerini sağolsun emrah gerçekleştirdi.. helal ona.. bu seminerlerin devamı da anca seneye gelir artık..

özdisan a.ş. , panasonic plc ‘ler ve otomasyon semineri

santek ’07 fuarı kapsamında özdisan a.ş. firmasının ‘panasonic plc ‘ler ve otomasyon’ seminerine katıldık bugün.. yararlı oldu diyebilirim.. hem panasonic ‘in plc ‘lerini (nais) tanıdık hem de genel anlamda bi otomasyon tekrarı yapmış olduk..

.

.

seminerde değinilen başlıca konular şunlardı:

– otomasyon uygulamalarında proje analizinin yapılması
– yapılan analize göre ürün belirlenmesi
– panasonic plc uygulamaları
– sunx sensor uygulamaları
– panasonıc servo uygulamaları
– fabrika otomasyon ürünleri

.

.

ben neler öğrendim?

– çevrimiçi düzenleme (online edit) özelliğinin ne olduğunu, önemini.. peki neymiş? çok basit: denetimi plc ya da plc ‘lerle sağlanan bi tesisin/sistemin çalışmasını sistemi/tesisi durdurmadan, çalışmaya ara vermeden düzenleyebilmek ve değişiklikleri geçerli hale getirebilmek.. ben bu iş için daha çok yedekleme yönteminin kullanıldığını sanıyor(d)um.. galiba yedekleme işi eğer olanak varsa biraz daha sağlam ve oturmuş bi yöntem ama çevrimiçi düzenleme özelliği daha ekonomik ve sanırım panasonic ‘in tüm plc ‘lerinde bu özellik vardı..

– duyargalar (sensör) hakkında net olmayan bazı fikirlerim yerine oturdu.. renk sensörlerinin bi çok yerde bilinçsizce kullanılabildiği anlatıldı mesela kontrast sensörüyle daha ucuza halledilebilecek bi iş için haybeye renk sensörleri kulanmanın hem lüks kaçacağını hem de mantıksız olduğunu öğrendim.. ayrıca alan sensörlerinin güvenlik amaçlı kullanılamayacağına şiddetle vurgu yapıldı.. zira o iş için daha özel algılayıcıların kullanılması gerekiyor.. bi de ışık bariyerlerinin uygulamalarını gördüm.. sensör tiplerini tanıdıkça bu iş oyun gibi geliyor, zevkli bi iş yani 🙂

.

.

ayrıca sunum, klasik sıkıcı sunumlardan daha farklı geçti özgür bey sayesinde; katılımcılarla sürekli diyalog halinde ilerlediği ve sektörden örneklerle süslediği için gayet keyifliydi.. orhan hocamız da arada bizi sınava tabi tutuyordu sorular sorarak 🙂

omron – otomasyon semineri..

emo genç kocaeli ‘nin katkılarıyla, omron firmasından halil koçak,bugün bi seminer için veziroğlu yerleşkesi ‘ndeydi.. otomasyonun ne olduğundan genel hatlarıyla bahsederek, otomasyonda kullanılan sistemler (plc, scada..), parçalar ve programlar hakkında da yüzeysel bilgiler aktardı bizlere.. daha çok firma tanıtımı şeklinde geçen seminerin bana en büyük katkısı;

-hareket denetimi (motion control)

-görsel denetim (visual control)

konularının otomasyonda önemlerinin ne kadar arttığını öğrenmek ve iyice bellemek oldu açıkçası.. ben, hadi hareket denetimi değil ama görsel denetimin öneminin bu kadar arttığının farkında değilmişim, bunu gördüm bugün..

hareket denetimi yüzeysel olarak tesislerdeki “robotik” kolların denetimiyle ilgili bi alan..

görsel denetim ise, otomasyon ve görüntü işleme konularının bi arada kullanılmasıyla gittikçe yaygınlaşan bi yöntem.. yani harekete, ışığa ya da sıcaklığa bağlı bi “algılayıcı(sensör)” yerine doğrudan bi “kamera”nın gördüğü bilgileri işleyerek otomasyon içerisinde değerledirmeye dayalı bi sistem..

gelgelelim, bu “görsel denetim” olayı benim niye bu kadar dikkatimi çekti? ben işaretten ve işareti(görüntü de bi işarettir neticede) işlemekten uzak durmaya çalışırken, otomasyonda artarak kulanılmaya başlanması, bu konuya daha fazla kayıtsız kalmama engel olacak sanırım.. çünkü bizim otomasyonla alakalı öğrendiğimiz ya da öğrenmekle yetindiklerimiz “plc” hadi bilemedin üzerine bi de “scada” sistemleri olsun en fazla.. ama bunlardan bahsetmeyecem bile dedi halil bey, “çünkü bunları bilmemek gibi bi lüksünüz kalmadı artık” dedi.. yani onları zaten bileceksin, bunun dışında da “görüntü işleme” veya “robotik” konularına olan ilgin de sana birer artı kazandıracak..

kısacası gün geçtikçe mühendislerden istenenler artıyor.. en mantıklısı bi an önce mezun olup, gelişimi işle beraber sürdürmek.. 🙂 bi çok mühendis bunun tam tersini öğütlerken; ders yükünden kurtulup çalışma hayatıyla paralel bi şeyler öğrenmek bana daha zevkli olur gibi geliyor şu an..