lafmacun.org geçmiş bayramın kutlu olsun izmit zirvesi

lafmacun kimdir, nedir? bilen bilir.. 🙂 bilmeyenler için kısaca şöyle diyeyim; sözlük.. çok kısa değil mi? bildiğin sözlük.. başını ekşi sözlük ‘ün çektiği kulvarda hızla gelişen bi sözlük; şekli-şemali, konsepti (bu kelimenin türkçesi “kavram” diye geçiyor, şahsen, kavram desem ben anlamam ne dediğimi! mecburen buna devam..) çok farklı olduğu için doğrudan “kopya lan bu” demek çok büyük insafsızlık olur..

her neyse konu lafmacun ‘un ne olduğu değil zaten 🙂 lafmacun ‘un başlıktaki isimle izmit ‘te yaptığı bi zirvenin fotoğraflarıyla oluşturulmuş klibi.. kime ne şimdi lafmacun ‘un zirvesinden?! valla haklısınız, kime ne! zaten konu bu da değil 🙂 o klipte çalan şarkı, konu bu. şarkı çok hoşuma gitti de o yüzden buraya koyayım dedim; şimdilik şarkı-türkü eklemeyi beceremediğm için, doğrudan videoyu eklemek zorunda kaldım, işte bu yüzden de “kim bu adamlar” a cevap olsun diye açıklama yaptım hepsi bu.. neyse uzatmayım daha fazla, izleyin daha doğrusu dinleyin derim 🙂

kendi sitesinde zirveyle ilgili başlığa gitmek için buyrun: zirveye gider.

 

ekleme: parçanın kime ait olduğu ve ismi tespit edilmiştir:

grup: helldorado

şarkının adı: a drinking song

oyun istasyonu – tiyatro sporu

bu haftaki gösteri harikaydı, izmit ‘te olup da kaçıranlar çok üzülecekler, kafalarını duvarlara vuracaklar, ağlayıp sızlayacaklar.. o derece yani.. emrah ‘ın fikrini de süper oynadılar; ‘sallanan yeşil şeyler’ 🙂 kalabalık gidilse daha bi tadı çıkacak bu oyunun..

oyun istasyonu

 

‘oyun istasyonu’ kimdir, ‘tiyatro sporu’ nedir diye merak edenlerin oyun istasyonu web sitesine bakmaları şiddetle tavsiye edilir.. yok illa ki sen anlat biz dinleyelim diyorsanız, kendimce ifade etmeye çalışayım:

oyun istasyonu 1

efendim öncelikle tiyatro sporunun, bi tür doğaçlama tiyatro oyunu olduğunu belirteyim.. tur adı verilen bölümler üzerine kurgulanan, seyirci katılımıyla şekillenen bi tür.. oyunda iki grup var (‘oyun istasyonu‘ ekibinden gördüklerimi aktarıyorum), bu gruplar daha önceden sırası ve çeşidi belirlenmiş turları, seyircilerin genellikle absürt olan 🙂 fikirleriyle şekillendirip doğaçlama olarak tek tek oynayarak, daha fazla güldürüp daha fazla puan almaya çalışıyorlar.. tabii amaç eğlenmek; puan, yarışma gibi tabirler yanlış bi fikir oluşturmasın..

oyun istasyonu 2

örnek turlardan bahsedersem sanırım daha iyi anlaşılır: roman turu. bu turda sahnedeki grubun oynaması için seyirciler bi roman adı belirliyorlar.. mesela ‘sallanan yeşil şeyler’ 🙂 ve işin geri kalan kısmını ekip hallediyor; ne kadar çok gülmekten yararlarsa, iki grup arasındaki çekişme o denli hareketli ve yarıcı oluyor ve tabii tadı da öyle çıkıyor oyunun zaten.. roman turundan bahsetmişken, daha eski gösterilerden bi roman turunu(seyircilerin belirlediği romanın konusu: ‘gülmedik doya doya’) aşağıda izleyebilirsiniz:

buna benzer, seyircilerin bazen daha çok katılımda bulunduğu kart turu, film, gülmek yok gibi başka turlar da var ve hemen hepsinde izleyicilerin fikirleri oyunu yönlendiriyor..

oyun istasyonu 3

mesela ‘sorgu’ turunda, suçlu bi suç işlemiş oluyor haliyle ama ne suç işlediğini bilmiyor ve tabii suçunu izleyiciler belirlemiş.. iki sorgucu, suçluyu sorguya çekiyor ve işlediği suçta geçen kelimeleri kullanmadan suçluya işlediği suçu buldurmaya çalışıyorlar.. yine daha önceki haftalardan, suç konusunun ‘osuruğuyla balon şişirmek’ 🙂 olduğu bi örneği aşağıda izleyebilirsiniz:

gösteri doğaçlama olduğu için, sahnede başarıya ulaşmak harbiden zor iş, tüm o oyuncuların alnından öpmek gerek.. bi kez daha tebrik ediyoruz.. bi de başka bi yerde etmiştim, burada değil 🙂

maziyi düşünmek

ben aslında güvercinleri çekecektim ama amcayı o vaziyette görünce, dur bakalım şu klasik karelerden birini tutturabilecek miyim diyerek bastım aletin düğmesine.. kare, klasik olmasına klasik ama yine de kompozisyonun hüznünden hiçbir şey eksiltmiyor..

dede ne düşünüyordu o an acaba? ne olacak, muhtemelen maziyi düşünüyordur.. cumhuriyet parkı ‘nın eski günlerini.. izmit ‘in eski halini belki de, fethiye caddesi ‘ni, sahili.. güvercinler aynı, kargalar aynı, mekan aynı, insanlar hızla değişiyor..

yaa dede, bi ‘ooof of’ çekip, ‘nerede o eski günler’ deme vaktidir..