menekşe yaylası

yıllar yıllar evvel gittiğimiz menekşe yaylası ‘na yine gittim; bu defa başka bir kadroyla.. ekibin tamamı yürüyüşe katıldı; yol kenarında piknik yapmakta diretenlerin olmamasını hayretle karşıladım!

yayla değişmiş mi? değişmemiş tabi, niye değişsin.. fakat bizim daha önce vardığımız yer meğer menekşe yaylası değilmiş; yaptığım artistlik boşa gitti, rezil rüsva oldum ben buraları iyi bilirim dedim diye.. daha önce gittiğimiz yerin az daha ilerisinde ve yukarısındaymış asıl yayla..

devamını oku

cihangir / yuvacık / sapanca

beyoğlu’nda girilmedik sokak bırakmayacağım‘ sloganıyla başladığım turlarıma devam ederek biraz cihangir gördüm. peşinden bir yuvacık/sapanca turu ile doğaya karıştık. girilmedik sokak bırakmayacağım deyince şimdi, aklıma çıkılmadık tepe bırakmayacağıma dair de kendimi daha önce gazladığım geldi, piii…


devamını oku

k-7 ile ilk denemeler – 2

yeni makineyle denemelere devam… biraz inşaat, biraz izmit, biraz bebe, biraz bayram, biraz ılmaz…


son fotolar ılmaz’ın objektifleriyle çekildi tabiki 🙂  kitaplı fotoya kadar komple kit lensle(18-55) çektim, zaten o sırada elimde alternatif de yok idi.

çok yakında yeni fotolarla karşınızda olmayı umarak elveda diyorum 🙂  hatta neydi, romantikler iki kez elveda derdi; o halde, ‘elveda okuyucu elveda’.

izmit/bayram/sandık

nihayet, aylar sonra izmit‘e gittim; iyi oldu, özlemiştim. çoktandır uğramadığıma en çok kargalar kızmış olacak ki 2 gün peşpeşe üstüme sıçtılar affedersiniz 🙂  7-8 sene izmit’te yaşadım, ilk kez böyle bir terbiyesizlikle karşılaştım.

metor ve barzan’la görüşmemizi saymazsam kuzenle beraber 2 kişilik ilginç bir bayramdı bu seferki, erken bile uyanmadım, o derece. öyle sakin sakin oturduk evde genel olarak. 2. ve 3. gün sabah erkenden kapıya gelenlere açmadım kapıyı, duymazlıktan geldim. devamını oku

ayak fetişisti sivrisinekler..

havalar ısınmaya başlar başlamaz zaten başımıza gelecekleri biliyorduk; sineklerden ve böceklerden çekeceğimiz kesindi.

sorun, kesinlikle sivrisinek sorunu değil, böcek sorunu da değil hatta.. beni tanıyanların çoğu, böceklerle aramın nasıl olduğunu bilir ama buna rağmen kaptan ‘da alıştım böceklere.. yani böcek sorunu artık çok büyük bi sorun değil.. hatta geçen akşam üç farklı türde böceği(‘böcek’ burada ‘küçük hayvancık’ anlamında kullanılmıştır), böcek cennetine yolladık benim odada ve hala çok sakinim ben..

bu böceklerden biri ve sanırım kaptan ‘da en sık rastlananı ince ve uzun, çok ayaklı bi yaratık; adını bilmiyorum ama ailemizin en sadık üyelerindendir kendileri. diğeri, ezildikten sonra pis bi koku saldığı söylenen(ben tecrübe etmedim), yeşil ve sert, adı osuruk böceği(affedersiniz) olan bi böcek. sonuncusu ise hepimizin yakından tanıdığı bi tür olan çekirge. evet beşinci kata da çıkabiliyormuş çekirge, nasıl sıçradıysa artık.. cennete yolladığımız bu üç böcek dışında evimizde bi de hamam böcekleri(çok değil ama), örümcekler(bundan çok var işte) ve bi de sivrisinekler(en çok) var..

tamam kabul, sivrisinek her yerde var, insan bundan da şikayetçi olur mu yani? olmamalı belki ama bu sivrisinekler öyle böyle sivrisinekler değil. birinicisi çok fazla sayıda var.. yani önlem aldığınız halde evin içinde sizi rahatsız edecek kadar sinek gene de kalıyor, bi de önlem almadığınızı düşünün… ikincisi ve bu yazının asıl nedeni ise bu sivrisineklerin ayak fetişisti olmaları. ama bu bizim evdeki sineklere has bi özellik değil. son zamanlarda izmit ‘te, taraflarından sokulduğum sivrisineklerin genelinde var bu sapıklık. bi gecede(o gece bu geceydi) ayaklarımda, parmak araları dışında sokulmadık yer kalmadı arkadaş.. topuk mu dersin, tabanın tam merkezi, parmak uçları, ayağın üst tarafı mı? nereyi sorarsanız sorun, oradan en az bi kere sokulmuşumdur ben bu gece..

şikayetçiyim! insanı topuğundan sokan sivrisineklerden şikayetim var! delikanlı olur insan biraz.. öyle bi yerden sokuyorlar ki kaşımak kar etmiyor, kaşıyıp kaşımadığını anlamıyorsun bile, insan topuğundan sokulur mu lan!?.. bu kesinlikle sivrisineklerin ihtiyaçlarından değil karaktersizliklerinden kaynaklanan bi durum. yani, “ben buradan ihtiyacım olan kanı alayım, alırken de en az düzeyde rahatsızlık vereyim” zihniyeti yok bu hayvanlarda.. öyle davransalar bi yere kadar anlayış gösterir insan hadi.. ama yok işte.. belli ki karnını doyurmaktan çok, eziyet çektirmek peşinde hayvanlar.. ne yani topuk bölgesindeki kanın tadı daha mı bi güzel oluyor? niye illa ayaklar? adilik değil de nedir bu?

.

.

.