bildiğini paylaş seminerleri —> ‘web ve html’

web nedir, ne değildir? tcp/ip kimlere denir, bir küfür müdür? html yazmak her babayiğidin harcı mıdır yoksa babayiğitlikten geçilip, ne güzel daha kolay ve daha az zahmetli programlarla mı web tasarlamak gerekir? javascript, php, asp… lütfen türkçe konuşalım bunlar da ne? ajax çok ünlü bi futbol takımı değil miydi, web ‘de işi ne? gibi sorularımıza cevap bulduğumuz bi seminer verdi embili bugün..

kouelohab.com , bildiğini paylaş seminerleri kapsamındaki ilk seminer olan ‘web ve html‘ seminerini sağolsun emrah gerçekleştirdi.. helal ona.. bu seminerlerin devamı da anca seneye gelir artık..

özdisan a.ş. , panasonic plc ‘ler ve otomasyon semineri

santek ’07 fuarı kapsamında özdisan a.ş. firmasının ‘panasonic plc ‘ler ve otomasyon’ seminerine katıldık bugün.. yararlı oldu diyebilirim.. hem panasonic ‘in plc ‘lerini (nais) tanıdık hem de genel anlamda bi otomasyon tekrarı yapmış olduk..

.

.

seminerde değinilen başlıca konular şunlardı:

– otomasyon uygulamalarında proje analizinin yapılması
– yapılan analize göre ürün belirlenmesi
– panasonic plc uygulamaları
– sunx sensor uygulamaları
– panasonıc servo uygulamaları
– fabrika otomasyon ürünleri

.

.

ben neler öğrendim?

– çevrimiçi düzenleme (online edit) özelliğinin ne olduğunu, önemini.. peki neymiş? çok basit: denetimi plc ya da plc ‘lerle sağlanan bi tesisin/sistemin çalışmasını sistemi/tesisi durdurmadan, çalışmaya ara vermeden düzenleyebilmek ve değişiklikleri geçerli hale getirebilmek.. ben bu iş için daha çok yedekleme yönteminin kullanıldığını sanıyor(d)um.. galiba yedekleme işi eğer olanak varsa biraz daha sağlam ve oturmuş bi yöntem ama çevrimiçi düzenleme özelliği daha ekonomik ve sanırım panasonic ‘in tüm plc ‘lerinde bu özellik vardı..

– duyargalar (sensör) hakkında net olmayan bazı fikirlerim yerine oturdu.. renk sensörlerinin bi çok yerde bilinçsizce kullanılabildiği anlatıldı mesela kontrast sensörüyle daha ucuza halledilebilecek bi iş için haybeye renk sensörleri kulanmanın hem lüks kaçacağını hem de mantıksız olduğunu öğrendim.. ayrıca alan sensörlerinin güvenlik amaçlı kullanılamayacağına şiddetle vurgu yapıldı.. zira o iş için daha özel algılayıcıların kullanılması gerekiyor.. bi de ışık bariyerlerinin uygulamalarını gördüm.. sensör tiplerini tanıdıkça bu iş oyun gibi geliyor, zevkli bi iş yani 🙂

.

.

ayrıca sunum, klasik sıkıcı sunumlardan daha farklı geçti özgür bey sayesinde; katılımcılarla sürekli diyalog halinde ilerlediği ve sektörden örneklerle süslediği için gayet keyifliydi.. orhan hocamız da arada bizi sınava tabi tutuyordu sorular sorarak 🙂

internet kural tanımalı mı..?

son zamanlarda, internet sitelerine erişimin engellenmesinin gündemde daha çok yer almasının bir sonucu olsa gerek, inernet konusundaki yasaklamalar, cezalar filan epeyce ilgimi çeker oldu.. bu konuyla ilgili bi haber daha okudum bugün.. ntvmsnbc ‘nin devlet interneti henüz tanımıyor başlıklı haberinde, bilkent üniversitesi, endüstri mühendisliği fakültesi öğretim görevlisi ve internet teknolojileri derneği başkanı doç dr. mustafa akgül ‘ün internetle ilgili yasa hakkında bi değerlendirmesi var.. o yazının kısa bi bölümünü aktarayım, tamamını okumanızı da öneririm:

devlet interneti bir medya olarak görüyor ama çoğunlukla “marjinal problemler” dediğimiz çocuk pornosu, müstehcenlik gibi yanlarına yöneliyor. internetin demokrasi boyutunu ve bilgi toplumuyla bağlantısını, kişisel gelişim ortamı olmasını henüz algılamamış durumda. …

… fiziken yurtdışında olan siteler de tasarıya göre resmen engellenebiliyor, mahkemeye gitme zorunluluğu olmadan. …

… abd ’de şimdiye kadar bu tasarıya benzeyen iki kanun çıkarılmak istendi, ikisi de ifade özgürlüğüne aykırı olduğu için yasalaşmadı. yani bütün dünyada internet düzenlemeleri sıkıntılı ve minimal şekilde yapılmaya çalışılıyor. …

… bu uygulama ilk değil açıkçası. çin, iran, suudi arabistan da daha önce yaptılar. belarusya’da seçimler sırasında yapıldı. fakat gelişmiş ülkeler bunları yapmıyorlar. aksine çok sesli bir yapı istiyorlar ve vatandaşın neyin zararlı neyin zararsız olduğuna kendisi karar versin istiyorlar. hiçbir ülkede devlet internet konusunda vatandaşlarını koruma yoluna gitmemiştir. okullarda, halk kütüphanelerinde filtre uygulanması mantıklı bir karar olabilir, fakat bütün topluma filtre uygulanması hiçbir gelişmiş ülkede görülen bir uygulama değildir. Bu uygulama ab yolundaki türkiye’nin gidişatına uygun değil. devlet vatandaş için neyin doğru olduğuna karar vermemeli. …

yazının tamamını okuyun..

bu konuyla ilgili daha evvelki zırvalarım: 1 , 2

ekşi sözlük ‘e erişim, adnan oktar ‘ın talebiyle engellendi..!

youtube ‘a erişimin engellenmesinin şoku bile henüz atlatılamamışken, bugün yeni bi yasakla karşılaştım: ‘adnan hoca‘, ‘harun yahya‘ gibi isimlerle tanınan adnan oktar ‘ın, hakkında hakaretler içerdiğini iddia ettiği ekşi sözlük ‘ü dava etmesi üzerine mahkeme; türkiye ‘den ekşi sözlük ‘e erişimin engellenmesi yönünde karar almış ve bu karar şu sıralar uygulamaya konmuş bulunmakta..

öyle ki son zamanlarda ekşi sözlük ‘e erişim için kullandığım bu adres üzerinden şu an ulaşılamıyor siteye.. tabii ki bu, sitenin kapandığı filan anlamına gelmiyor; farklı bi çok yoldan, erişimin engellendiği sitelere ulaşılabiliyor.. şu an için en basiti ekşi sözlük ‘ün kendi adresi üzerinden sözlüğe ulaşmak 🙂 işte bu adres üzerinden şu an sözlüğe ulaşılabiliyor.. bu da işin komik yanı: sen tut ‘sourtimes’ bilmem ne adresine erişimi engelle ama diğerini engelleme.. alem adamlar bunlar.. 🙂 belki de tümünü birden yapamadıkları için sırayla kapatıyorlardır bilemiyorum artık 🙂

konuyla ilgili kişisel yorumuma gelince; her kime olursa olsun, açıkça küfretmek ya da hakaretin dozunu kaçırmak hoş değil elbette… amma ve lakin konu internette yasaklama ve sınırlamalara gelince tavrım değişebiliyor 🙂 ben bu konuda en az abartısız sınırlamadan yanayım yoksa internetin de bi özelliği kalmayacak ve tıpkı okullarımıza, medyamıza benzeyecek.. sırf bu tehlike yüzünden, ben bu tip hakaretti, küfürdü gibi olayların, bu konunun uzmanı hukukçular yetişmeden çok büyük bir dikkatle incelenmesinden; daha doğrusu bi an önce adam akıllı, uygulanabilir kurallar konmasından yanayım.. daha da ve en doğrusu; ben internette sınırlamaya karşıyım arkadaş..! ohhh bee 🙂 açık ve net: internette sınırlama olmaz, olursa internet anlamını yitirmeye başlar.. kuru bilgi kaynağından başka bi şey kalmaz geriye.. bi kaç yazı için sitelere erişim mi engellenir..?! o siteden faydalanan binlerce başka insanın hakları ne olacak peki?

her neyse, bu konu uzar gider.. zaten günlerce konuşulacaktır medyada, internette.. hatta konuşulmaya başlandı bile:

mahkeme kararı ile ilgili bi haber

ekşi sözlük ‘te bu konu ile ilgili net bilgi içeren bi yazı

lafmacun ‘un bu konuda söyledikleri

fotoğrafta alan derinliği

fotoğrafta ‘alan derinliği‘nin ‘diyafram açıklığı‘ ile ilişkisini açıklayan basit ve güzel bi çizim.. tabii alan derinliği sadece ‘diyafram‘a bağlı değil onu da belirtmekte fayda var; bu çizim sadece diyafram açıkığının alan derinliğine nasıl etkidiğini gösteriyor..

 

omron – otomasyon semineri..

emo genç kocaeli ‘nin katkılarıyla, omron firmasından halil koçak,bugün bi seminer için veziroğlu yerleşkesi ‘ndeydi.. otomasyonun ne olduğundan genel hatlarıyla bahsederek, otomasyonda kullanılan sistemler (plc, scada..), parçalar ve programlar hakkında da yüzeysel bilgiler aktardı bizlere.. daha çok firma tanıtımı şeklinde geçen seminerin bana en büyük katkısı;

-hareket denetimi (motion control)

-görsel denetim (visual control)

konularının otomasyonda önemlerinin ne kadar arttığını öğrenmek ve iyice bellemek oldu açıkçası.. ben, hadi hareket denetimi değil ama görsel denetimin öneminin bu kadar arttığının farkında değilmişim, bunu gördüm bugün..

hareket denetimi yüzeysel olarak tesislerdeki “robotik” kolların denetimiyle ilgili bi alan..

görsel denetim ise, otomasyon ve görüntü işleme konularının bi arada kullanılmasıyla gittikçe yaygınlaşan bi yöntem.. yani harekete, ışığa ya da sıcaklığa bağlı bi “algılayıcı(sensör)” yerine doğrudan bi “kamera”nın gördüğü bilgileri işleyerek otomasyon içerisinde değerledirmeye dayalı bi sistem..

gelgelelim, bu “görsel denetim” olayı benim niye bu kadar dikkatimi çekti? ben işaretten ve işareti(görüntü de bi işarettir neticede) işlemekten uzak durmaya çalışırken, otomasyonda artarak kulanılmaya başlanması, bu konuya daha fazla kayıtsız kalmama engel olacak sanırım.. çünkü bizim otomasyonla alakalı öğrendiğimiz ya da öğrenmekle yetindiklerimiz “plc” hadi bilemedin üzerine bi de “scada” sistemleri olsun en fazla.. ama bunlardan bahsetmeyecem bile dedi halil bey, “çünkü bunları bilmemek gibi bi lüksünüz kalmadı artık” dedi.. yani onları zaten bileceksin, bunun dışında da “görüntü işleme” veya “robotik” konularına olan ilgin de sana birer artı kazandıracak..

kısacası gün geçtikçe mühendislerden istenenler artıyor.. en mantıklısı bi an önce mezun olup, gelişimi işle beraber sürdürmek.. 🙂 bi çok mühendis bunun tam tersini öğütlerken; ders yükünden kurtulup çalışma hayatıyla paralel bi şeyler öğrenmek bana daha zevkli olur gibi geliyor şu an..

berker dalmış fotoğraf gösterisi

kocaeli üniversitesi anıtpark yerleşkesi konferans salonunda bugün bir fotoğrafçı vardı: berker dalmış. koüfok (kocaeli üniversitesi fotoğrafçılık kulübü) ‘un girişimiyle düzenlenen gösteri/söyleşide berker dalmış, iki farklı ve çok güzel gösteri sundu bizlere: ‘yansımalar’ ve ‘anadolu ateşi’.

iki gösteri de çok güzeldi aslında ama doğruyu söylemek gerekirse ‘yansımalar’ gösterisi için seçilen müzik, benim pek de hoşuma gitmedi.. ancak ikinci gösteriyi yani ‘anadolu ateşi’ ni kusursuz buldum.. müziklerin, dansların orijinal müzikleri olması çok iyi bi seçim olmuş.. fotoğraflar o kadar güzeldi ki ‘anadolu ateşi’ gösterisini izlemiş kadar oldum neredeyse.. -bi de bu arada o gösteriyi izlememekle çok şey kaçırmış olduğumu da görmüş oldum o açıdan biraz kötü oldu..-

devamını oku